Takip Et

Cumhuriyet Hükümetlerinin Tarıma Yaklaşımı-102

ARIP, Türkiye’nin gündemine Dünya Bankası ile yapılan anlaşma çerçevesinde 2000 yılında girmiştir. Bütçe üzerindeki baskıyı azaltmak ve tarım sektöründeki büyümeyi teşvik etmek amacına yönelik tarım reformu üç ana unsur içermektedir. Bunlar: (1) Doğrudan gelir desteği, (2) Fiyat ve girdi desteklerinin aşamalı olarak kaldırılması ve (3) Tarımdaki devlet işletmelerinin özelleştirilerek tarım ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanmasında hükümet müdahalesinin azaltılmasıdır. (1)

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 19 Kasım 2002 tarihinde iktidara gelmesinin hemen öncesinde uluslararası taahhütler içine giren Türkiye, tarım alanında da çeşitli sözler vererek bütçesini düzeltme ve ekonomisini rayına oturtma planını uygulamaya başlamıştır.

ARIP, Türkiye’nin gündemine Dünya Bankası ile yapılan anlaşma çerçevesinde 2000 yılında girmiştir. Bütçe üzerindeki baskıyı azaltmak ve tarım sektöründeki büyümeyi teşvik etmek amacına yönelik tarım reformu üç ana unsur içermektedir. Bunlar:

(1) Doğrudan gelir desteği,

(2) Fiyat ve girdi desteklerinin aşamalı olarak kaldırılması,

(3) Tarımdaki devlet işletmelerinin özelleştirilerek tarım ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanmasında hükümet müdahalesinin azaltılmasıdır. (2)

Türkiye’de de uygulanan tarım politikalarıyla tarımda yaşanan sorunların çözülememesi ve 1990’lı yılların ikinci yarısında ekonomide yaşanan sorunlar yüzünden tarım sektörü, IMF’ye sunulan niyet mektuplarında yer almıştır. 2000 yılı sonrası tarım politikalarının çerçevesi, 9 Aralık 1999 tarihinde imzalanan Stand by anlaşması ve bu çerçevede sunulan niyet mektubunda “Yapısal Reform” başlığı altında “Tarım Reformu” ile çizilmiştir. Bu reform, aslında 1980 yılında alınan kararların yenilenerek güçlendirilmiş biçimidir. Tamamen finansal kaygılarla oluşturulan reform programında, sosyo-ekonomik gelişme, sosyal uzlaşma, sürdürülebilir kırsal kalkınma ya da gıda güvencesi gibi ülkenin geleceğini ilgilendiren konular yer almamıştır(3).

2002 yılına geldiğimizde Türkiye’nin tarımsal gelişimi siyasi atmosferin etkisi ile ve genellikle ihmal edilmiştir.

Çiftçi adeta kaderine terk edilmiş,sanayi ve endüstrinin ucuz tedarikçisi olarak görülmüştür.

7. 8. ve 9. Beş Yıllık Kalkınma Planlarında, Şeker Kanunu ve Tütün Kanunu’nda, tarım master planlarında sözleşmeli tarımın desteklenmesi öngörülmüştür. Özellikle tütün kanununda çiftçi, adeta sözleşmeli tarıma mahkûm edilmiştir. Bu uygulamayla dünyada genelindeki üreticilere, Türkiye gibi ülkelerde sebze, meyve gibi bazı alanlarda üretim yapma şansı verilmiştir. Ancak çiftçinin elinden ürününü en düşük fiyattan alabilmek için sözleşmeli tarım uygulamasıyla, üretici tarım sanayi için kendi tarlasında ya da bahçesinde çalışan bir çeşit işçiye dönüştürmüştür. (4)

(1):IBRD, 2003).

(2) :(IBRD, 2003).

(3): Şahinöz, Ahmet (2011), Neolitik’ten Günümüze Tarım Ekonomi ve Politikaları, Ankara.s 473.

(4): : Ulukan, Umut (2009), “Türkiye Tarımında Yapısal Dönüşüm ve Sözleşmeli Çiftçilik”, ss. 142-169, 3- 6 Eylül 2009, Karaburun Bilim Kongresi, Bugüne Bakmak: 1980 Sonrasında Türkiye’de Yaşanan Toplumsal Dönüşüm Süreçleri, (Hazırlayanlar, Erkin Başer, Nihat Koçyiğit, Mustafa Öziş), Ankara, 2011. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.