Takip Et

KÜRESEL TİCARETTE TARIM ÜRÜNLERİNİN DEĞERLENMESİ

Tarım ürünlerinin gerçek değerine kavuşmasının bir diğer yolu uluslararası rekabettir. Küresel rekabetin giderek arttığı günümüzde, rekabet anlayışı da değişmektedir.Bu noktada devletimizin önceliğini tarımsal üretimde ürüne değer katacak unsurlardan birisi olan ihracata ağırlık vermek ve uluslararası rekabette rol alabilecek tarımsal üretim, işletme ve imalatın gelişmesini sağlamaktır. Bunun da ilk adımı tarımsal üretimi değerlendirmektir.

Tarımsal üretimin ve imalat sanayilerinin daha önceleri tek bir işletme çatısı altında gerçekleştirdikleri üretim süreçleri artık çağın gerisinde kalmaktadır. Üretim birden fazla yerde ve farklı biçimlerde yürütülebilmekte, üretimde, imalatta ve pazarlamada uzmanlık alanları oluşmaktadır.

Böylece değer zincirinin farklı aşamalarının farklı coğrafyalarda konuşlanması mümkün olabilmektedir.Üretim iklime, coğrafyaya, sulama imkanlarına, iş gücü ve tarımsal bilgi birikimine, ulaşıma göre planlanırken, değer üretimi süreci genellikle sadece tek bir ülke ve hatta bölge üzerinde yerleşimle sınırlı kalmamakta, üretim süreci pek çok alt aşamaya ayrılarak farklı ülkelerde yerleşik kuruluşların da dahil olduğu bir iş bölümü bağlamında bütün dünya coğrafyası üzerine yerleştirilebilmektedir. Bu konuda uluslararası işbirliği yanında ihtisaslaşma ölçütleri ortaya çıkmaktadır.

Örneğin üretim Afrika’da yapılırken, imalat Türkiye’de pazarlamaysa Almanya’da yapılabilmektedir.

Bazı kuruluşlar, kontrol ettikleri bir değer zinciri sürecini parçalayarak, kendilerine bağlı başka kuruluşlar arasında ya da kendi tedarikçi konumundaki kuruluşlar arasında, ülke içinde yahut uluslararası düzeyde dağıtabilmektedirler.

Bu alanda bazı ihracatçılarımız mesafe kat etmişlerdir. Bir ihracatçımız yaş üzüm, incir, erik ve narı Aydın ili topraklarında üretilenden temin ederken işlemeyi Denizli’de yapmakta, Moskova’da kurduğu dağıtım ve pazarlama şirketi marifetiyle tarım ürününün değerini katlayabilmektedir.

Burada herhangi bir sektörel kıskançlığa girmeden desteklenmesi gereken sektörlere işaret etmekteyiz. Ortada kaliteli tarım ürünü olacak ki ihracat ve yurt dışı pazarlama gerçekleşebilsin.

Ancak ilk ve en önemli destekleme üretici kesime olması gerekmektedir. Çünkü bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde tarımın parçalı yapısı, örgütsüz üreticilerin pazarlık güçlerinin olmaması durumlarını daha da ağırlaştırmaktadır.

Devletimizin uyguladığı liberal politikalar, sanayi ve ticaret sektörlerinin lehine olurken arada ezilen tarım kesimi olmaktadır. Küçük üreticileri liberal politikalar sonucu ortadan kaldırılması küçük üreticilerin zaten az olan piyasa gücünün iyice ortadan kalkmasını hızlandırmaktadır. Tarımsal üretim ise sağlıksız bir biçimde sanayici ve imalatçıya terk edilmektedir.

Zaman içinde tarımsal üretimden ticaret ve imalat oranında kâr edemedikleri için sanayi ve imalat sektörünce bu kesimler tarımdan uzaklaşmaktadırlar. Böylece tarımda süreklilik aksamaya uğramaktadır. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.