Takip Et

TARIM ARAZİLERİMİZİN DURUMU

Tarım bazı istisna teknolojiler hariç olmak üzere toprakta gerçekleştirilir.

Toprağın yeri,kalitesi,meyli,coğraftası,iklimi ,bakmı,sulaması,gübrelenmesi,toprağın tarım için düzenlenme ve hazırlanma biçimi “modern tarım”ın göstergelerindendir.

“Türkiye’de tarımsal arazi kullanımında yaşanan değişime bakıldığında İkinci Dünya Savaşından sonraki yıllarda çok sayıda traktörün yurdumuza girmesiyle işlenen tarım arazilerinin hızla genişlemeye başladığı görülmektedir. Makine kullanımına bağlı olarak, gübre gibi girdilerin kullanımındaki artışlar ayrıca, nüfus artışı ve nüfus artışına bağlı olarak büyüyen ülke ihtiyaçları, tarımsal alanların büyümesini ve üretimin artırılmasını zorlamıştır.

Tarım arazilerinde 1990 yılından bu yana nadas alanlarında yüzde 30,5 oranında azalma gerçekleşmiştir. Bu azalmada Tarım ve Orman Bakanlığının uyguladığı Nadas Alanlarının Daraltılması (NAD) Projesinin büyük katkısı vardır. 1970 yılında 8 milyon 7 bin hektar olan nadas alanı, 1990’da 5 milyon 324 bin hektara düşmüş, 2018 yılında ise 3 milyon 512 bin hektar olmuştur. Nadas alanlarının azalması münavebe ürünlerinin daha fazla ekilmesi bakımından olumlu bir gelişme olmuştur. Nadas alanların en az düzeye indirilmesi gelişmiş tarım tekniklerinin uygulanması yanında sulama olanaklarının arttırılmasıyla mümkün olabilir.Toplam tarım alanları içerisinde uzun ömürlü bitkilere ayrılan alan (meyvelikler, içecek ve baharat bitkileri-bağ alanı-zeytin alanları), 1990 yılında 3 milyon 29 bin hektar iken, 2000 yılında yüzde 13,8’lik azalma ile 2 milyon 611 bin hektara düşmüş, 2017 yılına kadar artarak 3 milyon 343 bin hektara çıkmıştır.

Ülkemizin yüzölçümü 78,5 milyon hektardır. 2018 yılı TÜİK verilerine göre ülkemizdeki toplam tarım alanı (toplam işlenen tarım alanı, uzun ömürlü bitkiler, çayır ve mera alanları) 37,8 milyon hektar olup bu alanlar içerisinde işlenen tarım arazileri 19,68 milyon hektar, bağ ve bahçe alanları 3,4 milyon hektar, çayır ve mera arazileri ise 14,6 milyon hektarlık yer tutmaktadır. İşlenen 19,68 milyon hektar tarım arazisinin toplam arazi varlığımıza oranı yüzde 52,06 olup, bunun 15,4 milyon hektarı tarla bitkileri ekim alanı, 3,5 milyon hektarı nadasa bırakılan alan, 783 bin hektarı da sebze üretim alanıdır.

Tarım arazilerinin en önemli sorunlarından biri tarım işletmelerinin çok küçük ve çok parçalı olmasıdır. Bu olgu da kuşkusuz üretimi olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle 1950 yıllından itibaren tarım sektöründeki makineleşme ile birlikte tarım alanları artmıştır. İşlenen tarım alanı 1950 yılında 25,3 milyon hektara, 1980’li yılların sonunda yaklaşık 28 milyon hektar seviyesine ulaşmıştır.

Tarım alanlarında görülen azalmanın nedenleri arasında, tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanıma tahsis edilmesi, yeterli geliri elde edemeyen küçük ölçekli işletme arazilerinin bir kısmının tarım dışı kalması ve yanlış tarımsal faaliyetler ile yanlış arazi kullanımı sonucu karşılaşılan toprak bozulumu yer almaktadır.

Ülkemizde tarım toprakları, miras hukukundan kaynaklanan olumsuzluklar nedeniyle, üzerinde kârlı işletmeler kurulmasına olanak vermeyecek ölçüde küçük parçalara ayrılmıştır. Bunun sonucunda, tarım alanları ekonomik kullanım sınırının altına düşmektedir. Ülkemizde tarımsal işletmelerde verimliliği büyük ölçüde düşüren arazi parçalanmasının en büyük nedenlerinden biri, Medeni Kanunun 589 maddesinden kaynaklanan “miras ve intikal” yoluyla parçalanmadır. Başka bir ifadeyle, arazi parçalanması iki şekilde gerçekleşmektedir. Bunlardan birincisi, veraset neticesinde işletmelere ait arazilerinin küçülmesi, bir diğeri ise tarım işletmelerine ait toplam arazi miktarının birbirinden uzak ve küçük parçalardan teşekkül etmesidir. Arazi parçalanmasının nedenlerine baktığımızda, tarımsal nüfusun yoğunluğu, bir işletmeye ait arazilerin varisler arasında bölünmesi ve her varisin özellikle verimli arazilerden pay almak istemesi, karayolu, demiryolu, sulama kanalı, kiracılık ve ortakçılık gibi nedenler görülmektedir.

Kaynak:TZOB 2019 İktisadi ve Zirai Rapor 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.