Takip Et

DÜNDEN BUGÜNE TÜRKLERDE HAYVANCILIK

Merkep

Kısa mesafelerde yük taşımada ve binek hayvanı olarak beslenen merkep tüm Anadolu’da olduğu gibi Karaman’da da yaygın olarak beslenmekteydi.

Merkep, dişi merkep, erkek merkep, döllü merkep, dölsüz merkep ve nihayet muhalif merkep. Bu muhalif merkep tabirine Bozulus Türkmenlerinde rastlanmıştır ki bunlar da bu hayvan için hâsılat yazılmazken Ermenek’de hâsılatı olan hayvanlardan kabul edilmiş ve hayvan başına ortalama 26,28 guruş hâsılat kaydedilmiştir (339).

Eşek, daha az miktarda yük taşıma özelliğinden dolayı yerleşim yerine yakın mesafe ulaşımlar için kullanılırken, orta mesafelere odun, sebze, meyve, üzüm ve ürünlerinin taşınmasında en çok kullanılan binek hayvanı olmuştur.

XIX. yüzyılda da yük ve binek hayvanları hem ulaşımda hem taşımacılıkta hem de ticarette kullanıldığı için çok büyük önem arz ediyordu.

Çukurbağ’da hane reisleri diğer Osmanlı köylerinde olduğu gibi tarladan kaldırılan ürünün eve ve pazara taşınmasında merkep, beygir, katırdan yararlanmıştır.

Küçükbaş Hayvancılık (Koyun-Keçi)

Çatal tırnaklılar et, yün, kıl, süt ve derilerinden istifade edilen her cins ağnam (koyun) , sığır ve canavardır. Dolayısıyla üretime dönük bu sınıf, vergilendirmeye tabi tutulmuştur. Bu sınıf içinde büyük oranda ağnama başvuruluyordu. Ağnam grubu, kıvırcık, karaman dağlıç, tiftik ve kıl olmak üzere beşe ayrılırdı. Bu gruptan alınan vergi genel olarak adet-i ağnam olarak biliniyordu. Adet-i Ağnam, Resm-i ğanem, koyun resmi ve Arap coğrafyasında ise resm-i ma’ze (keçi) gibi isimlerle anılan bu verginin miktarı bazı küçük farklılıklar dışında devletin bütün bölgelerinde 2 veya 3 koyuna 1 akçeydi. Adet-i Ağnam merkez hazineye ait bir vergi olmasına rağmen tımar kesiminde talep edilen vergi dirlik sahiplerine aitti. Padişah veya vezir haslarında 1 koyundan bir akçe, diğer tımar ve zeametlerde, beylerbeyi ve sancakbeyi haslarında ve vakıflarında 2 koyuna 1 akçe alınmaktaydı. Bazı hizmet erbabı bu vergiden tamamen muaf tutulduğu gibi bazıları da kısmen muaf sayılmışlardır. Sadat, mansıp sahipleri, padişah kulları ve askerî sınıf muaf olanlardır. Bunların da 150 koyundan fazlası bu vergiye tabiydi (341).

İncelenen temettüat defterlerinde küçükbaş hayvanlar genel olarak (ganem) koyun, kuzu, keçi ve oğlak şeklinde kaydedilmiştir. Küçükbaş hayvanları sınıflandırırken “sağmal, kısır, yoz ve toklu” gibi tanımlar kullanılmıştır.

Koyun ve keçiler ise Yörüklerin ve köyüllerin vazgeçilmez varlığı idi. Fakat keçiler daha çok dağ ve yamaç köylerde daha yoğun olarak beslenirdi. Sebze, meyve, bostan ve bağ tarımı yapılan köy ve mezralarda büyükbaş, küçükbaş (koyun), ve binek hayvanları yoğunluğu artarken keçi mevcudunun azaldığını görmekteyiz.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.