Takip Et

TÜRK ÇİFTÇİSİ AÇISINDAN 2022 YILI

Bu köşenin ve bu kalemin sahibi bir ekonomist değil,ekonomi yazarı da değil.Konusu tarım,tarım tarihi ve sadece tarım ekonomisi olan bir kişilik…

Tarih ,edebiyat ve şiir haricinde ancak bu konularda kalem oynatmayı kendimize ehil saymaktayız.

Son alınan Merkez Bankası,faiz ve Hükümet ekonomik kararları ele alındığında Türk çiftçisi açısından 2020 yılının nasıl geçeceğini tahmin etmek zor değil.

2022 bütçesi şu anda TBMM’de görüşülmekte.İlk bütçe rakamları Türk ekonomisi ve Türk dar gelirli kesimleri için hiç de iç açıcı değil.Hele hele Türk çiftçisi için.

İlk rakamı Tarım Orman Bakanlığı’ndan verelim. Bu bakanlığımızın 2022 bütçesinin 2021 bütçesine göre yüzde 30 artırılması öngörülürken Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bütçesinin yüzde 26 arttırılmaktadır.

2006’da çıkarılan Tarım Kanunun 21. maddesine göre tarıma ayrılan desteklerin GSYH içindeki payı en az yüzde 1 olması gerekirken binde 3-5 arasında verilmektedir. Sapma oranı yüzde 50-70 dir. 2022’de tarıma verilecek destek miktarı 25 milyar 834 milyon lira oldu. Yaklaşık 3 milyar liralık bir artış mevcuttur.

Bunun anlamı da şudur:% 26 içinde Tarım Orman Bakanlığı personeli, giderleri ve en önemlisi Orman Genel Müdürlüğü ve DSİ genel bütçeden%4 daha az pay alacaktır. Yanan ormanları yenileme ve kuraklıkla mücadelede mali açıdan Devlet daha zayıf ve yetersiz olacaktır.

Merkez bankasının faiz indirimi bugün olduğu gibi yarınlarda da dövizin anormal yükselişini tetikleyecektir.

Bu sonuç da ilk anda ihracat artırır gibi gözükse de ithalat daha pahalıya gelecektir. Bir zaman sonra ara mal ithalatındaki maliyet artışı ihracata da yansıyarak ihracat sektörünü zora sokacaktır.

Türk çiftçisinin ana girdi kalemleri elektrik, akaryakıt (mazot),kimyevi gübre,zirai ilaç,tarım ekipmanları,fide ve fidandır.

Bu kalemlerin içerisinde elektrik, akaryakıt (mazot),kimyevi gübre,zirai ilaç,tarım ekipmanları genelde –elektrik hariç- dışa bağlı ithalat ürünleri olup döviz kurları ile doğrudan ilgilidir.

“Altta kalanın canı çıksın” prensibi ile hareket eden Türk ekonomisi ve Devletin sektörlere yaklaşımında sıranın sonunda ve en altta kalan sektör tarım sektörüdür.

Tarım sektörünün tedarikini de çoğunlukla uluslararası şirketler sağlamaktadırlar. Döviz kurunun her artışında bu şirketler ürettikleri ve ithal ettikleri girdi kalemlerini “otomatik” olarak artıracaklardır.

Akaryakın fiyatları eşel-mobil harika(!) sı nedeniyle hiçbir makamdan izin almadan aylık % 10 artış yapmamaları için hiçbir neden bulunmamaktadır.

Kimyevi gübre fiyatları,gübre üreticisi ve ithalatçılarının olmayan merhamet duygularının insiyatifine terkedildiği için 2021 gelişmleri ortada olduğundan;

Kuraklık,yağış yetersizliği,olası büyük orman yangınları,Türk gıda ve tarım ürünleri pazarlama sisteminin kökten sakatlığı ve diğer tüm unsurlar dikkate alındığında Türk çiftçisini ve Türk tarım sektörünü çok zor günler beklemektedir.

İşimiz Allah’a sığınmaya kaldı…

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.