Takip Et

1 Kasım 2015 Milletvekili seçimleri Aydın ili analizi-10

7 Haziran 2015 milletvekili seçimlerinin sayısal tablosunun kesinleşmesinin ardından parlamentoya temsilci göndermeye hak kazanan dört siyasi parti, deyim yerinde ise gardını almaya başladı.

İlk olarak görüşünü belirten Milliyetçi Hareket Partisi lideri Sayın Devlet Bahçeli, bu tablonun istikrar yaratamayacağı gerekçesi ile yeni bir seçimi işaret etti. İlk anda “hayırcı” imajı ile öne çıktı.

Cumhuriyet Halk Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisi yetkili kurulları “istikşafi” adı verdikleri, ancak sonunda her iki tarafın da birbirlerini “samimiyetsizlikle “ suçladıkları koalisyon görüşmelerine başladılar. Sonuçsuz kalan görüşmeler esnasında Cumhuriyet Halk Partisi lideri Kılıçdaroğlu tarafından Milliyetçi Hareket Partisi lideri Bahçeli’ye iletilen koalisyon teklifi, Halkların Demokrasi Partisi’nin desteğine duyulan ihtiyaç nedeni ile Milliyetçi Hareket Partisi tarafından reddedildi.

İki seçim arasında Milliyetçi Hareket Partisi yapılan her öneriye siyasi ilkeleri gereğince “hayır” cevabı verirken, meramını ifade edemedi. Medya gücünden yoksun olması, ”hayırcı” yaftası ile ilişkilendirilmesine neden oldu.

Bu arada, Türkiye sınırları içinde yeterince güçlendiğini, ,kendi uzantısı durumunda bulunan ve Suriye’de güç kazanmış olan PYD’nin ABD ve Rusya gibi iki gücün desteğini almasından cesaretlenen PKK’nın silahlı güçleri ülke genelinde, katliam, cinayet ve terör olaylarına girişti.

Halkların Demokratik Partisi, daha seçimin hemen arkasından direktiflerini almak üzere Kandil’e bir milletvekili heyeti gönderdi. PKK’nın terör olaylarına başlaması ile beraber iki cami arasındaki bi namaz görüntüsü veren Demirtaş, ülkenin bütünlüğü konusunda tutarlı bir siyaset izleyemedi. Seçmeni ile PKK belası arasında sıkışan Halkların Demokratik Partisi, sadece güvenlik güçleri ile PKK’yı aynı kefeye koyarak değerlendirmelerde bulunup, adeta önce güvenlik güçlerinin silah bırakmasını talep etti.

Kan gövdeyi götürürken hükümet PKK ve diğer terör örgütlerine karşı beklenmeyen bir biçimde operasyonlara başladı. Özellikle PKK’ya karşı operasyonlar olanca hızı ile sürerken Cumhuriyet Halk Partisi lideri Kılıçdaroğlu, terörün de çözümünün kendilerince gerçekleşebileceğini iddia etti.

Hükümet zaten Milliyetçi Hareket Partisi’nin öteden beri tezi olan “terörle mücadele, terörün anladığı dilden, yani silahla olur”un bir parçası olan askeri operasyonlara karşı söyleyecek bir sözü kalmamıştı.

Gelişen yoğun terör olayları ve PKK’nın Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun stratejik önemi olan ilçelerde hâkimiyeti kısmen ele alması, çözüm sürecinin artık işlemez duruma düşmesi sonucu Türk çoğunluğu ve özellikle batı illerinde yaşayan ve huzur isteyen Kürtleri terörle mücadele konusunda hükümete sessiz desteklerini diğer partiler anlayamadılar. PKK’nın terör olaylarına başlaması karşısında Hükümetin çözüm sürecini iptal etmesi ve izlediği doğru güvenlik politikaları halk nezdinde itibar görmeye başladı.

Bunun karşısında Halkların Demokratik Partisi, ülkenin her bölgesinde kendine oy veren Kürtlerle beraber, batıda Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi’ne duyduğu öfke dolayısıyla kendisine oy veren ve çoğunluğunu Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy veren seçmenden aldığı desteği kaybetmeye başladı.

Cumhuriyet Halk Partisi ise Kılıçdaroğlu’nun ağzından, hemen her konuda yapıcı, yatıştırıcı, olumlu bir politika izleyecekleri görüntüsünü vermeye çalıştı. Ancak başarısız çözüm sürecinin somut sonuçlarını gören seçmen, kan duman ortamında, Kılıçdaroğlu’nun bu tavrına anlam veremedi, prim vermedi.

Cumhuriyet Halk Partisi gelişen yeni durum karşısında yeni politikalar üretemezken Milliyetçi Hareket Partisi, proje ve hükümet programını anlatamaz duruma düştü. Çünkü sadece niçin “hayır” dediğini izah etmekle meşgul iken Adalet ve Kalkınma Partisi teorisyen ve stratejistleri yeni duruma göre yeni politikalar üretmekle meşguldüler. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.