Takip Et

TÜRKİYE İÇİN KURAKLIĞIN TEMEL NEDENLERİ VE SEYRİ

Şu anda sucul kuraklık sürecinden geçen ülkemiz için uzun süreli,insan,doğa ve tarımı etkileyecek bir kuraklık tehlikesi mevcut mudur?

Bu sorunun cevabını öncelikle ülkemizin coğrafi konumu ve iklim özellikleri açısında ele almalıyız.

Ülkemiz bulunduğ bölge itibari ile çok farklı iklim tiplerinin etkisi altında kalmaktadır.Meteorolojik duyurularda sık sık kullanlan “Balkanlardan gelen soğuk/yağış,Sibirya soğuğu,Basra sıcağı,çöl tozu,sahra sıcağı” deyimler bu çeşitliliğin ifadelerinden başka bir şey değildir.

Ülkemizde yağmur yağışları genellikle Akdeniz üzerinden gelirken, karasal iklim bölgelerinde kar yağışına dönüşmektedir. Avrupa’nın batısında tam bir okyanus iklimi karakterinde olan bu tip, doğuya doğru

“Türkiye’nin kuzeyinde ise; her mevsimi yağışlı ılıman bir iklim kuşağı bulunmaktadır.” Poyraz ise soğuk anlamındadır.

“Akdeniz memleketi olması nedeniyle bu iklime has özellikleri de taşımaktadır. Türkiye, batıda ve güneyde Akdeniz iklimi ile güneydoğuda ise, Çöl iklimleriyle sıkı bir temas halindedir.”

“Türkiye’nin güneyinde, Afrika’nın kuzey yarısından başlayarak Mısır, Arabistan, Suriye Çölü, Irak ve İran’dan geçip Orta Asya’ya kadar uzanan geniş bir şerit halinde az yağışlı sıcak bir iklim vardır.”

“Türkiye'de İç Anadolu ile Doğu Anadolu’nun önemli bir kısmı yarı kurak iklim alanına girmektedir.”

“Akdeniz, Ege ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri yıllar arası yağış değişkenliklerinin en fazla olduğu bölgelerdir.”

“1960’lı yıllarda başlayan ani azalma, 1970’li yıllarla birlikte Doğu Akdeniz Havzası'nda ve Türkiye’de de etkili olmaya başlamıştır. Yağışlardaki önemli azalma eğilimleri ve kuraklık olayları, kış mevsiminde daha belirgin olarak ortaya çıkmıştır.”

“1990’lı yılların başı arasındaki kurak koşullardan en fazla, Ege, Akdeniz, Marmara ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri etkilenmiştir. Kuraklık olaylarının en şiddetli ve geniş yayılışlı olanları, 1973, 1977, 1990, 1991ve 2007 yıllarında oluşmuştur. 1994- 1998 döneminde ise, Doğu Anadolu Bölgesi dışında Türkiye'nin büyük bir bölümünde önemli bir yağış azlığı gözlenmemiş ya da meteorolojik kuraklıklar yaşanmamıştır (http://www.mgm.gov.tr/FILES/araştırma /2010-2011).”

“Bu dönemin hemen ardından 1999-2000 yıllarında ve 2001 yılının ilk üç ayında ise, Türkiye'nin büyük bir bölümünde yeniden kuraklık olayları yaşanmıştır. Şiddetli ve yaygın meteorolojik kuraklıklar, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Ege ve Akdeniz bölgelerinde etkili olmuştur. Uzun süreli ortalamaların çok altındaki yağış koşullarına bağlı meteorolojik kuraklıkların bir sonucu olarak, Türkiye'de tarımsal ve hidrolojik kuraklıklar da ortaya çıkmıştır. Su açığı ve su sıkıntısı, yalnız tarım ve enerji üretimi açısından değil, sulamayı, içme suyunu, öteki hidrolojik sistemleri ve etkinlikleri içeren su kaynakları yönetimi açısından da kritik bir noktaya ulaşmıştır. Nisan-Mayıs 2001'de ise, Türkiye’nin büyük bir bölümünde bereketli yağışlar oluşmuştur.”

Kaynak:Kaplıhan;Erol, TÜRKİYE’DE KURAKLIK VE KURAKLIĞIN TARIMA ETKİSİ, MARMARA COĞRAFYA DERGİSİ SAYI: 27, OCAK - 2013, S. 487-510. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.