Takip Et

Aydın ili ve jeotermal gerçeği-13

Kızıldere, Germencik, Salâvatlı, Yavuzköy, Alangüllü, Ömerbeyli, Pamukören, Umurlu, Aydın-Yılmazköy gibi jeotermal alanların ısı değerlerinin jeotermal santral işletilmesine uygun Büyük Menderes vadisinde yer alan olması nedeniyle enerji yatırımlarının bu bölgede yoğunlaşmasına neden olmaktadır.

Ancak 2010 yılı itibari ile jeotermal yatırımların tahminlerinin gerçekleşmediğini, yatırımların geciktiğini ve tahmini hedeflere ulaşılamadığını görmekteyiz.

Jenarum’un elektrik üretim tahminlerinin gerçekleşmemesinde en büyük neden 2009-2010 yılları boyunca süren küresel ekonomik kriz dolayısıyla bu alana yatırım yapan şirketlerin çekingenliği olsa gerektir.

Ancak 2012 yılı sonrasında yatırımlar olnaca hızıyla artmıştır. Bunda ise en büyük etken devletin elektrik alımında verdiği garantiler ve enerjiye yapılan yatırımlarda çok büyük oranda sağlanan desteklemeler olmuştur. ”Temiz enerji” olarak adlandırılan jeotermal enerji üretimine ise daha fazla ayrıcalıklar sağlanmıştır.

Yatırımların hızlanmasının en önemli nedenlerinden birisi de MTA’nın etütlerinin tamamlanması ve jeotermal alanların satışa hazır hale gelmesi ve art arda gelen ihalelerle yeni sahiplerine kavuşmasıdır. Ancak son yıllarda büyük sermaye gruplarının bu alanda kıyasıya mücadelesi özellikle Aydın ve Manisa’da yoğunlaşmıştır. İşletmeye geçmek için verilen yasal sürenin üç yılla sınırlı olması, uzatma taleplerinin karşılanmasına rağmen çabuk para kazanma isteğiyle birleşince sondaj ve santral yatırımları hızlandı. Ayrıca aynı bölgelerde yer alan ve birbirlerine komşu jeotermal imtiyaz şirketlerinin yatay sondaj teknolojilerini kullanarak birbirlerinin alanlarındaki jeotermal rezervleri aşırmaları(!),benzeri bölgelerde rezerv miktarları konusundaki kuşkucu yaklaşımlar ve rezervlerin ömürleri konusunda farklı tahminler yatırımları hızlandırmıştır.

Bunun yanında jeotermal alanların üzerinde kurulu şehirlerin belediyelerince jeotermal enerjinin bütün yönleri ile daha iyi anlaşılması, diğer enerji kaynaklarının daha yüksek rakamlarla temini, belediyeleri de birer jeotermal kaynak sahibi olmaya veya mevcut kaynaklardan yararlanmaya yöneltmiştir. Türkiye genelindeki bazı belediyeler “JEOTERMAL KAYNAKLI BELEDİYELER BİRLİĞİ”ni kurarak, belediyelerine yeni bir gelir kalemi eklemenin yanında konutların ucuz ısıtılmasını, belde ve şehirlerin bu sayede turistik potansiyellerinin geliştirilmesini hedeflemişlerdir.

Bu amaçla yola çıkan belediyeler yüksek sıcaklıklı jeotermal alanların imtiyaz sahibi şirketler tarafından sadece ve en karlı yol olan enerji üretimi amacıyla kullanılmasının tercih edilmesi sonucu hayal kırıklığına uğramışlardır. Daha düşük sıcaklıklı alanlarda basınç ve debilerin genellikle ısıtma amacına uygun olmayışı da şehir ısıtmacılığı yatırımlarının yavaşlamasına ve hatta durmasına yol açmıştır. Şehir ısıtmacılığı Balçova, Gönen, Simav, Kızılcahamam, Sandıklı, Kırşehir, Afyonkarahisar, Kozaklı, Salihli Sarayköy, Edremit, Bigadiç Sorgun ve Diyadin ile sınırlı kalmıştır.

Jeotermal yolu ile ısıtılan bu şehirlerin su sıcaklıkları Balçova’da 125-140,Simav’da 137 derece iken diğer şehirlerde 95 ve 60 derecelerdedir. Daha düşük sıcaklıklar ise şehir ısıtmacılığı için ekonomik değildir ve yeterli gelmemektedir.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.