Takip Et

KURAKLIK VE BÖLGESEL TARIM ÇEŞİTLİLİĞİ

Kuraklık-tarım ilişkisinde önemli kıstaslardan birisi yağışın miktarının ve zamanının üretim çeşitliliğini belirleyen unsurlardan olduğudur.

 

“Türkiye kurak sahalarında hakim olan ekonomik faaliyet hububat ziraatıdır. Bu tip ziraatın yanında, bölgelere göre önem dereceleri değişerek sulama ile endüstri bitkileri, meyve yetiştiriciliği ve hayvancılık da bölgelerin zirai faaliyetlerini temsil eder.”

 

“Türkiye’nin çeşitli bölge, bölüm ve yöreleri arasında; iklim, bitki örtüsü, yerleşme ve ulaşım bakımından olduğu gibi topraktan faydalanma bakımından da büyük ayrılıklar görülür. Türkiye’nin faydalanma bakımından toprakların bölünüş oranları coğrafi bölgeler arasında da çok değişir.”

 

“ Kurak bölgelerde hububat ziraatı, özellikle güneydoğu, İç Anadolu ve Trakya’da zirai faaliyetlerin en yaygın ve hakim karakteri halindedir.”

 

“Trakya, İç Anadolu ve güneydoğu Anadolu bölgelerinde hayvancılık, ekstansif bir hayvancılık, hububat ziraatının yanında görülen diğer bir faaliyettir.”

 

“Güneydoğu Anadolu bölgesinin de Türkiye ortalamasını aşacak derecede ekili-dikili alanı bulunur. Buna karşılık Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde dağların fazla alan kaplaması bu bölgelerde ekili dikili alanların Türkiye ortalamasından aşağı düşmesine sebep olmuştur.”

 

“ Akdeniz bölgesinde ise ziraat çeşitlilik göstermektedir. Turunçgiller, zeytin, bağlar, endüstri bitkileri vb. Sulamanın esas olduğu bu faaliyetler dışında, genel ekim alanlarının % 50 sini kaplayan hububat tarlaları bu çeşitliliğe yardım etmektedir.”

 

“ Ege bölgesi ise, hububat tarlaları ekim alanlarının % 50-60’ını teşkil etmesine rağmen, endüstri bitkileri ekiminin ve meyve ağaçları yetiştirilmesinin Türkiye’de en ileri gittiği sahadır. “

 

“Ekili- dikili topraklar bakımından röliefin fazla kuvvetli olmadığı Marmara ve İç Anadolu bölgeleri başta gelir. Bunları Ege bölgesi izler.”

 

Ülkemizde ziraatta su, problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Sulama ile topraktan yılda 2 ve daha fazla ürün alınmaktadır. Bugün gelişi güzel yapılan sulamanın ¼’ü pamuğa ayrılmakta, ikinci sırada ise sebze, buğday meyve bahçeleri, şekerpancarı, mısır ve pirinç tarlaları gelmektedir.”

 

Bu tespitler ışığında sulama tekniklerini ve yapılması gerekenleri ele alalım:

 

“Suya en çok gereksinim duyan sektör tarımdır. Tarıma harcanan suyun büyük bir bölümü sulama tekniğindeki aksaklıklardan dolayı boşa gitmektedir. Sulamada, geleneksel yöntemler yerine modern yöntemler kullanılmalıdır. Günümüzde çiftçilerin büyük bir bölümü tarlaya su basarak, ya da suyu paralel hendeklerden akıtarak sulamakta ve suya yön vermek için yerçekiminden yaralanmaktadır. Bu durumda bitkiler suyun çok azını emmekte geri kalanı ise toprağa karışmaktadır. Bu uygulama birçok yerde suyun boşa gitmesine ve kirlenmesine yol açmaktadır. Aynı zamanda toprağın aşınma, suyla dolma ve tuzlanması sonucunda verimini yitirmesine de neden olmaktadır. Günümüzde su gereksinimini neredeyse yarıya indiren çok daha verimli ve çevreye çok daha az zarar veren yöntemler bulunmaktadır.”

 

“Sulama tekniklerinden en verimli olanı yağmurlama ve damlatmalı sulama sistemidir. Yağmurlama veya damlatmalı sulama sistemi, su kullanımını %70 azaltırken, ürün miktarını ise % 90 artırmaktadır. Ancak bu sistemlerden ülkemizde çok az faydalanılmaktadır.” 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.