Takip Et

ATATÜRK’ÜN SON DÖNEMLERİNDE TÜRK TARIMI

Atatürk’ün “Köylü milletin efendisidir” sözü kuru bir slogan olmayıp bir ülkünün beyan edilmesidir. Bu ülkü de Türk köylüsünün kaderinin değiştirilerek refaha kavuşturulması hedefidir.

Atatürk bunu gerçekleştirmek amacı ile İktisat kongreleri yanında Ziraat Kongreleri de düzenletmekteydi.

Bu konuda SuatAksoy, “100 Soruda Türkiye’de Toprak Meselesi” adlı eserinde şu görüşlere yer vermektedir:

“1931 yılında 1. Ziraat Kongresinde sunulan raporlarda memleket tarımının genel geriliği açıklanmakta ve köylünün pazarla olan bağının sadece şeker, gaz, kahve, gibi pek zorunlu maddelerle sınırlandığı anlaşılmaktadır. Bu dönemde küçük köylü işletmelerin geriliği ve yoksulluğu yanında özel kişilere ait büyük işletmelerinde geri bir durumda bulundukları anlaşılmaktadır. Büyük özel mülkler, kendi işletmelerinin toplam topraklarından ancak %5- %10’unu tarla olarak kullanmaktadır. Diğer topraklar ise mera topraklarıdır. Bu işletmeler çok ekstansif tek taraflı çalışan ve yalnız tabiatın verdiği ile yetinen tarımsal işletmelerdir.”

“ I. Türkiye Ziraat Kongresi’nde, sunulan bildiri ve ihtisas raporlarının, zirai teknoloji, zirai üretim ve ülke içerisindeki zirai teşkilatlanma konularını içerdiği görülmektedir. Bu arada hazine topraklarının nüfuzlu kimseler ve büyük toprak sahipleri tarafından ele geçirilmesi olayı bu dönemde yaygın bir şekilde uygulanmıştır. Hükümet, 1932–1933 yılları arasında 90.000 dönüm toprak dağıtmış, 1934 yılında bu miktar 6 milyon dönüme çıkarılmıştır” (*)

Cumhuriyetten sonra ülkedeki toprak mülkiyeti dağılımını değiştirecek, ekonomik ve sosyal yapıda köklü bir reformu sağlayacak teşebbüslere 1935 yıllarında girişilmiştir. İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan, İskân ve Toprak Kanunu büyük idare amirlerine geniş yetkiler tanıyordu. Atatürk’ün 1936 ve 1937 yıllarında TBMM’ sini açış nutuklarında hazırlıkların bittiğini ve Toprak Kanunun TBMM onayına sunulacağını gösteren sözleri ve kendisinin bu konudaki fikirleri vardır (**) .

Ancak Atatürk’ ün ölümü ve araya II. Dünya Savaşının girmesi dolayısıyla gerçekleşememiştir. Özetle Atatürk’ün toprak kanunlarının kısa bir zamanda çıkarılarak memlekette topraksız köylü bırakılmamasını isteyen sözleri de lüzumlu hazırlıkların tamamlanarak, büyük bir zirai reform hareketinin başlamak üzere olduğunun bir alametidir(***).

Atatürk’ün Türk Tarımında Modernleşme çabaları 1930’lu yıllarda da sürmüş, Ankara’da kurulmuş olan Yüksek Ziraat Mektebi 16 Haziran 1933 ve 2291 kanunla “Yüksek Ziraat Enstitüsü” haline getirilmiştir.

1931 yılında Eskişehir’de “Dry. Farming Deneme İstasyonunu” kurmuştur. Ayrıca Eskişehir’e 45 km. uzaklıktaki 20.000 dönümlük Çifteler örnek çiftliğinde, 1935 yılından itibaren kuru tarımın traktörle ve atla yapılan sürümler altında maliyetleri karşılaştıran denemeler yapılmıştır. 1938 yılında Ankara ve Eskişehir vilayetleri ile Trakya’da buğday tohumluklarının değiştirilmesi için hazırlanan 5 yıllık plân savaş dolayısıyla uygulanamamıştır.

(*): Rıdvan Karluk,Türkiye Ekonomisi.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.