Takip Et

DEVLET VE TARIM

1980’lerde başlayan ve Birlik ve kooperatifleri ekonominin dışına itme hareketi sonrası birçok tarım ürününde rekolte,üretim ve verim sorunları yaşanırken bu ürünlerde ithalatçı ülke konumuna düşürüldük.

Tütün ve şeker pancarına kotalar gelirken, dünya mısır şurubundan terkederken biz şeker pancarımızı pancarını yetiştirmemeyi marifet sayar olduk.

Gerçekte ise şeker pancarı ekimi Türk tarımında büyük bir aşamaydı.Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren halkın şeker ihtiyacı bu ylla karşılanırken şeker pancarının küspesi hayvan yemi olarak değerlendiriliyordu.

Şeker pancarı ekimi hayvancılığı da yem maliyetini düşürerek teşvik ediyordu. Şeker Fabrikalarının makinelerini kendimiz yapıyor ve sahip olduğumuz teknoloji ile fabrikalar kuruyorduk. Bunların hepsini1980 sonrasının “özelleştirme”siyaseti yok etti.

Şeker kamış ile şeker pancarının maliyetleri kıyaslanarak şeker pancarının “özelleştirme” yolu ile terkedilmesinin yolu açılmaya çalışıldı.

Tarımda girdi fiyatları devamlı artmıştır. Üreticinin, çiftçinin masraflarını karşılamaktan aciz kalan satış fiyatları arasına sıkışan köylüler çoğu bankalara ipotekli arazilerini satarak çareyi köyden kopmakta buldu. Çünkü "para kazanamaz" hale gelmişlerdi. Sorumlular tarımda yaşanan bu sıkıntıları anlayacak idrake sahip değildi. Tek çare olarak ithalata sarıldılar. Bu köyü, çiftçiyi topyekun tarım hayatını yakan yanlışlara benzin dökmekti. Nitekim büyük ve küçük baş hayvancılığı öldüren canlı hayvan ve et ithalatı yerli üreticiliği temelinden yıktı. Hayvancılık ve çiftçilik özellikle 2001 krizinden sonra uygulanan yanlış politikalarla felakete götürülmüştür.

Tarım suçlu olarak gösterilmeye çalışıldı.Enflasyonu sadece talep yönüyle ele alarak,üreticinin ürününü satış fiyatları göz önüne alınmadan “enfasyonda suçlu çığırtkanlıkları” moda oldu. Enflasyonun maliyet kaynaklı olduğu ve gerçek suçlusunun Türk çiftçisi değil aracı,komisyoncu,nakliyesi,işletmeci,pazarcı,tüccar olduğu gizlendi.Tarla ile sofra arasındaki fiyat farkına çözüm bulunamadı.

Devletin tarım sektöründe düzenleyici görevinden vazgeçmesi, güçlü firmalarına,tüccara,ihracatçıya,pazarcıya tarım ürünlerinin fiyatını tayin ve tespit etme imkanını vermiştir.ve Türk çiftçisi ürettiğinin maliyetini alamaz hale getirildi.

Üretici birliklerinin etkisiz hale getirilmesi, kooperatif düzeninin yok edilmesi, üreticilern bu duruma mahkıum edilmelerine yol açtı.

Bu uygulamanın sonucu çiftçi üretici olmaktan çıkmakta, toprağını satmak zorunda kalmakta,tarımda yaş ortalaması 55 ‘e ulaşmıştır.

Bu durum devam ederse marketler,tüccarlar, pazarcılar,toptancılar tarım hayatını bütünüyle hakimiyetleri altına alacak ve uygulanan politikaların sonucu tarım ekonomisi tamamen onların kontrol ve hakimiyetine geçecektir.Bu da Türk tarımını sürdürülebilir olmaktan çıkaracaktır.

Tarımın sorunları büyük ve önemlidir.Tedbirler için geç kalınmaktadır.Devlet,üretim ve verim artışını gerçekleştirecek tedbirleri bölgelerin özel şartlarına göre desteklemek zorundır.

Devlet,kamu yararında tarımı öne çıkarıp Türk çiftçisi ve Türk tarımını merkeze alan ve onu ülke çapında destekleyen maddi tedbirlere öncelik vermelidir. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.