Takip Et

TZOB GENEL BAŞKANI ŞEMSİ BAYRAKTAR’IN GÖZÜNDEN TÜRK TARIMI, SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ-1

Geçtiğimiz hafta sonu Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin 27’nci Genel Kurulu Ankara’da yapıldı.

Genel kurulda uzun bir konuşma yapan TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türk Tarımının sorunlarını,nedenlerini ve çözüm önerilerini ortaya koydu.Sayın Bayraktar’ın konuşmasını özetleyerek bakış açısını ortaya koymaya çalışacağız.

“Tarımda her proje üretim, ihracat ve çiftçi odaklı olmalıdır. Çiftçimiz ve üretim daha fazla desteklenmelidir. Zaten yapısal sorunlar çözüldüğünde tarımın sorunları da büyük ölçüde aşılmış olur. “

“Çiftçilerimizin yaş ortalaması 55 oldu. Çünkü gençler tarımda kalmak istemiyor. Asgari ücretle iş bulan çiftçimiz hemen tarımı bırakıyor. İstihdamda tarımın payı son bir yılda yüzde 17,7’den yüzde 17,1’e indi .Gençleri tarımda tutamazsak, tarımsal üretimimiz de gıda güvencemiz de tehlikeye girer.”

“arımdaki istihdam son bir yılda 300 bine yakın azalarak 4,7 milyonun altına geriledi. Çünkü çiftçimiz sosyal güvence istiyor. Geleceğini garanti altına almak için uğraşıyor.”

“82 milyonluk ülke nüfusunu, 5 milyonu aşkın sığınmacı, mülteci ve yabancıyı, 45-50 milyon turisti kim doyuruyor? 17-18 milyar dolarlık tarım ve gıda ihracatı yapılmasına kim imkan tanıyor? 5-6 milyon insana kim iş sağlıyor? İşsizliği 2 puan kim düşürüyor? Eli öpülesi çiftçilerimiz. “

“ Rakamlara baktığımızda, bırakın 4 yıllık dönemi, sadece 2018 yılında, tohumda, yemde, gübrede, elektrikte, zirai ilaç fiyatlarında büyük artışlar oldu. Bazı girdilerde yıllık artış oranı yüzde 115’i aştı. Yem fiyatları yılbaşından bu yana sürekli yükseliyor. Fiyatlar yerinde saymıyor. Mazotun litresi 6,5 lirayı aştı. Artan girdi fiyatları karşısında üreticilerimiz her geçen gün daha da zorlanıyor. Bunu en son hububat alım fiyatlarında gördük. Alım fiyatı buğdayda yüzde 29, arpada yüzde 33 artırıldı. Bu artışlar enflasyonun üzerinde gerçekleşti ancak girdi fiyatları daha fazla arttı. Girdi maliyetleri almış başını gidiyor. Üstelik üreticimiz fiyatlar nedeniyle yeterli girdi kullanamadı, verim düştü, maliyeti arttı. Dövizdeki artış doğrudan girdilere yansıyor. Yalnız bizim anlamakta zorluk çektiğimiz dövizde gerileme olunca neden bir türlü girdi fiyatları düşmüyor? Dolar 2018’in Ağustos ayında serbest piyasada 7 lira 25 kuruşa kadar çıktı. Sonra bu yılın başlarında 5 lira 20 kuruşa kadar indi. Halen 6 lira dolaylarında seyrediyor. Şunu sormak herhalde hakkımız. 2018 Eylül ayında, döviz kurlarına bağlı olarak fiyatları zirve yapan, hammadde veya mamul madde olarak dışa bağımlı olduğumuz gübre, mazot, yem, elektrik, zirai ilaç, sebze tohumu gibi girdilerimizin fiyatları neden aynı oranda düşmedi? Enflasyonun sorumlusunun çiftçi olmadığı gün gibi ortada.

Gıda fiyatlarını yükselten çiftçi değil. Gübreye, elektriğe, mazota, zirai ilaca, yeme, tohuma zam geliyor, Çiftçi, Ziraat Bankası’ndan ihtiyacı kadar ucuz kredi kullanamıyor, gidip özel bankalara yüzde 30’lara varan oranlarda faiz veriyor,

Ziraat Bankası yüzde 8-11 olarak uyguladığı tarımsal kredi faizini yüzde 16’ya çıkarıyor, Tarım Kredi Kooperatiflerinin faiz oranı yüzde 26’nın altına inmiyor. Hal böyleyken çiftçi nasıl ucuza ürün üretebilir? Çiftçimizin, 15 liraya sattığı kuru incir markette 60 liraysa, 10 liraya sattığı kuru kayısı markette 39 liraysa, 3 liraya sattığı nohut markette 12 liraysa, 1,5 liraya sattığı inek sütü markette 5,5 liraysa, 2 liraya sattığı kırmızı mercimek markette 7,5 liraysa kusura bakılmasın kimse çiftçimize hesap soramaz.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.