Takip Et

Türk tarımının pazarlama sorunu-1 hububat

Tarımsal Pazarlama üreticinin tarla, bahçe, ahır, kümesinden başlayan ürettiği ürünün kalitesi, miktarı, pazara hazırlanması, nakliyesi, standardı, depolanması, raftaki veya pazardaki yerini almasını içeren uzun ve zahmetli bir süreçtir.

Pazarlama sistemi ürünün yapısına göre farklılık ve çeşitlilik göstermekte olup; yaş meyve ve sebze ile canlı hayvanda genellikle kamu dışı pazarlanmaktadır.

Tahıl ürünleri kamu kuruluşları ve ticaret borsalarında veya fındık, pamuk, ayçiçeği gibi ürünler kooperatif ve tüccar kanalıyla pazarda yer almaktadır. Ürünün yapısından dolayı, kimi ürünlerin tamamı bir sistem içinde yer alabilirken, kimi ürünler sistem içinde birçok pazarlama kanalı içinde yer alabilmektedir.

Bu kanalın içinde toptancılar, tüccarlar, toplayıcılar, kantarcılar, eksperler, pazarcılar, celepler, manavlar, komisyoncular, kooperatifler, borsalar ve daha birçok kesim yer alabilmektedir.

Ülkemizde hububat çeşitleri ve baklagiller, Türkiye’de üretim alanı açısından büyük bir yer tutmakta ve pazarlanması endüstri bitkileri, meyve ve sebze üretimine göre farklılıklar ve pazarlama kanalları açısından kamuya yakın bir yol izeleyerek devlete yakınlık göstermektedir. Hububat çeşitleri ve baklagiller pazara 3 ayrı yolla ulaşmaktadır. Bunların pazarlanması Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), tüccarlar ve özel sektör kuruluşları tarafından gerçekleştirilmektedir.

TMO’nun alım miktarı arttıkça hububat çeşitleri ve baklagill pazarları ile ilgili piyasadaki düzenleyici etkisi de artmaktadır.

1999 yılında IMF ile yapılan Stand By Anlaşması ve ilk niyet mektubu ile birlikte ülkemizde genel tarım politikasına bağlı olarak hububat politikası da değişikliğe uğramıştır. TMO’nun yeniden yapılanma (küçülme) sürecine girmesi, buğday ve diğer ürünlerin pazarlamasında doğal olarak değişikliğe sebep olmuştur. Buna bağlı olarak TMO alım miktarları küçülerek, son beş yılda (1999 – 2003) sırasıyla 5.5 milyon ton, 3.5 ton, 2.5 milyon ton, 880 bin ton ve 1.1 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. (Anonim 2004a)

Faruk Emeksiz ve arkadaşlarının araştırmasına göre, “TMO’nun küçülmesi ve alım merkezlerini bir bir kapatmasında öncelikli gerekçe IMF ile yapılan stand-by anlaşması iken, diğer bir gerekçe de TMO’yu AB’ye uyum için AB’deki müdahale kurumları gibi bir yapıya dönüştürmektir. Ancak Türkiye bir yandan Dünya Bankası destekli Ürün Borsalarını geliştirmeye çalışırken, diğer yandan AB’ye uyum için TMO’yu bir müdahale kurumuna dönüştürmeye çalışmaktadır.”

“Ülkemizdeki diğer pazarlama kanalı ise borsalardır. Borsalarda işlem gören buğday üretimin yaklaşık %6’sını, pazarlama miktarının ise yüzde 9’unu oluşturmaktadır. Ülkemizdeki Polatlı, Konya gibi spot ürün satışlarının yapıldığı borsalarda TMO alım yaparak piyasayı dengeleyici bir rol oynamaktadır. TMO ve borsaların dışında, tahıl ürünleri pazarlaması ülkemizde çoğunlukla tüccarlar vasıtasıyla yapılmaktadır. (Anonim,2004b) Son iki yılda görülen en önemli nokta ise tahılların serbest piyasada fiyatlarının oluşması ve TMO’nun sadece kendi alım-satım fiyatını açıklamasıdır. Ülkemizde,tarla ürünleri içerisinde baklagiller tahıllardan sonra en önemli yeri tutmaktadır. Baklagiller genellikle üreticiler tarafından doğrudan tüketici veya toptancıya satılmaktadır. Üreticiler tarafından elde edilen baklagil ürünleri toplayıcı aracılar veya toplayıcılar vasıtasıyla ihracatçıya veya perakendeciye ulaşmakta; zaman zaman kooperatifler de üreticiden alım yaparak pazarlama zincirinde yer alabilmektedir. Kooperatifler alım yaptıkları yıllarda direk ihracat yaptıkları gibi ihracatçıya da ürün satabilmektedirler. Ancak son yıllarda kooperatiflerin bakliyat pazarlanmasındaki etkinlikleri oldukça azalmıştır. (Akova,1997) Ayrıca bakliyat ürünlerinin borsalar yoluyla da pazarlama işlemi gerçekleşmektedir.” 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.