Takip Et

ZEYTİNCİLİK YASA TASARISI NASIL OLMALI

Aydın, Manisa, Soma ve tüm Türkiye’de zeytin için tehlike hala devam ediyor.

Zeytini ve genel anlamı ile Türk tarımını, tarım alanlarını, ormanları, meraları hülasa bu ülkenin tüm yeşilliklerini diğer saldırgan sektörler olan inşaat, maden ve enerjiden korumak üzere yürürlüğe girmiş, ihlali halinde cezası yok denecek kadar az da olsa çok az yasadan birisi 3573 sayılı ZEYTİNCİLİĞİN ISLAHI VE YABANİLERİNİN AŞILATTIRILMASI HAKKINDA

KANUN VE BU KANUNUN 20. MADDESİ.

Lobilerin hedefi bu madde. Bu maddeyi yürürlükten kaldırabilseler, tüm tarım alanları emirlerine âmâde olacak. Beş para ödemeden kamu arazilerine, fındık fıstık parası ile kamu yararı namına özel mülkiyet arazilere el koyacaklar.

Onlarca kimyasal üreten jeotermal enerji üretim kuyularını üreticinin yatak odasına, enerji santrallerini de zeytinliklere kuracaklar. Şimdiye kadar hep bunları yaşadık. Manisa’da, Buharkent’ten Söke’ye kadar tüm Aydın’da, İmamköy’de, Yılmazköy’de, Pamukören’de…

3573 sayılı Yasa'nın ihlalleri ile ilgili resim ve videolar o kadar fazla birikti ki bilgisayarlarımızın kapasitesi doldu.

3573 sayılı kanunun 20 maddesi Aydın’da yıllardır çiğnenmekte, yasaya aykırı davranılarak jeotermal enerji santralleri inşaatları sürdürülmektedir. Aydın’da hiçbir jeotermal enerji santrali zeytinliklere 3 kilometreden daha uzak mesafede değildir.

TÜRKİYE DIŞINDA TEMİZ

Hiç kimse jeotermal enerjinin temiz enerji olduğunu iddia etmesin. Bu enerji ancak Türkiye dışında temiz enerjidir. Bugün bazı jeotermal enerji santralleri termik santrallerden daha fazla kirlilik ortaya çıkarmaktadırlar. Atmosferi, yer altı sularını, tarım topraklarını kirletmekte, ağır metal kirliliğine neden olmaktadırlar. Büyük Menderes’in ruhuna “el Fatiha” diyeli yıllar oldu. Jeotermal kuyulardan salınan her gaz ve akışkan civa, arsenik, sülfür, bor, radon, sodyum, alimünyum, klorür, sülfat, hidrofosfat, hidroasenat, demir bikarbonat, karbondioksit doğal çevremizi onarılamayacak şekilde tahrip etmektedir. Bu kimyasallar ve tahripten zeytin ağaçları da payını almaktadır.

Bundan sonra ne yapalım? Her ne kadar bazı jeotermal ve maden şirketlerine şirketlere yasaları “Lütfen yasaları çiğnemeyin, zeytinliklerimi yok etmeyin, tarımımıza zarar verip ekmeğimizi elimizden almayın, sulama ve içme sularımızı kirletmeyin” desek de bu rica ve uyarıların hiçbir yararı olmayacaktır. Lobi faaliyeteleri daha bir hızla artacaktır. Çözüm:

3573 sayılı Yasa'nın yeniden düzenlenmesi.

Zeytinin Korunması ile İlgili Yasa Teklifim:

Madde 1: 250 metrekare ve üzeri zeytin dikili her alan zeytin sahası kabul edilir.

Madde 2: Kamu yararı her koşulda zeytinden yanadır.

Madde 3: Zeytin ağaçları hiçbir surette sökülemez, kesilemez, zeytinlik alanlar tahrip edilemez.

Madde 4:Zeytin ağaçlarını, zeytinle ilgili hastalıklar dışında, hastalığın yayılmasını önlemek amacı dışında, ne amaçla kesen, söken ve zarar verenler hakkında 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ve kestiği, söktüğü ağaç başına 9 bin 500 TL para cezası uygulanır.

Madde 5:Zeytinlik alanların 10 km.yakınına kadar olan bölgelerde toz, gaz, kimyasal madde üreten hiçbir endüstri tesisi kurulamaz.

Madde 6:Bu maddelerin değiştirilmesi bir başka sektörün yararına olacak şekilde değiştirilemez. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.