Takip Et

TÜRK TOHUMCULUK SİSTEMİNİN GELİŞİMİ-1

Türk tohumculuğu tanzimattan itibaren modernleşme ve gelişme aşamasına girmiş olup,Cumhuriyet döneminde bu gelişim daha yüksek merhaleler katetmiştir.

“Cumhuriyetin ilk yıllarında nüfusun coğrafi dağılımı ülkedeki iş gücünün hangi alanlarda yoğunlaştığını da gözler önüne seriyordu. Nitekim bu erken dönemde Türkiye’de tarım kesiminin durumu üzerine yapılan değerlendirmelerin başlangıç noktasını genel olarak ülke nüfusunun büyük bir kısmının köylerde yaşadığı tespiti meydana getiriyordu. Cumhuriyetin kuruluşunun ardından yapılan ilk nüfus istatistikleri halkın yüzde 76,5’lik bir bölümü kırsal bölgede yaşayan ve tarımla uğraşanlardan oluşuyor, çalışan kesimin %81,7 gibi çok büyük bir kısmı ise geçimini tarım yoluyla sağlıyordu. 2 Bu sebeple dönemin sosyo-ekonomik politikaları ile birlikte, tarım politikalarının da bu açık gerçek üzerine kurulması bir zorunluluk haline geliyordu.”

“Tarımsal üretimin gelişebilmesi ancak pazar için üretim yapan bir çiftçi kesiminin varlığıyla mümkündü. Bununla bağlantılı olarak, standart ve kaliteli bitkisel hammaddelerin, daha yüksek miktarda ve daha düşük maliyetlerle elde edilmesini mümkün kılacak yöntemler üzerinde çalışan bir tarımsal araştırma organizasyonunun kurulması da büyük önem taşıyordu. Ancak ülkenin, kuruluş yıllarından itibaren yaşadığı çeşitli zorluklar, araştırma etkinliklerinin hızlı bir şekilde kurulmasını da üretim seviyesinin bir anda pazar şartlarını karşılayacak bir hale gelmesini de olanaksız kılıyordu. Bu şartların sağlanması ve bir araştırma organizasyonunun kurulup tarımsal üretimde kayda değer gelişmeler yapma potansiyeline ulaşması uzun yılları kapsayan bir süreç içinde gerçekleşti.”(Barışcan Ersöz,Doktra Tezi)

Cumhuriyetin ilk yıllarında tarımın öncelikli ve ana sektör olarak tercih edilmesi tohumculuğu da olumlu etkilemiştir.Öncelikle tohum ıslahı gerçekleştirilemediği için ithal yolu ile açık giderilmeye çalışılıyordu.

“14 Aralık 1925 tarihinde çıkarılan 682 sayılı “Her Nevi Fidan ve Tohumların Meccanen Tevzii ve Devlet Uhdesinde Bulunan Arazinin Fidanlık İhdası İçin Ziraat Vekâletine ve İdare-i Hususiyelere Bilabedel Tefvizi Hakkında Kanun”du. Bu kanunla Ziraat Vekâleti’ne bağlı kurumlarda yetiştirilen ya da yurtdışından getirilen fidan ve tohumluklar tarım yapmak isteyenlere bedelsiz olarak verilecekti. Bu fidan ve tohumlar, devlet tarafından meydana getirilen numune fidanlıklarında bilimsel şartlar altında yetiştirildiklerinden tarımın gelişmesine önemli fayda sağlayacaklardı.”

“1930’lu yıllarda, belirli sebeplerle ülke içinde başka bölgelere göçmüş olan ya da muhacir olarak Türkiye’ye gelenlere ve çeşitli afetler yüzünden tohumluklarını kaybetmiş ve tarım yapamayacak hale gelmiş olan muhtaç çiftçilere tohumluk dağıtılması için çeşitli yasal düzenlemeler yapıldı. Bu kanunlar çerçevesinde muhtaç çiftçilere Ziraat Bankasınca, elinde bulunan tohumları dağıtma yetkisi verildi. Çıkarılan kanunlardan ilki 29 Aralık 1934 tarihli ve 2661 sayılı “Muhacirlere ve Muhtaç Çiftçilere Ödünç Tohumluk ve Yemeklik Dağıtılması Hakkında Kanun” idi. Daha sonra 24 Haziran 1937 tarihinde 3242 sayılı “Göçmenlerle Nakledilenlere ve Muhtaç Çiftçilere Tohumluk ve Yemeklik Dağıtılması Hakkında Kanun” ve son olarak 08 Temmuz 1948 tarihinde kabul edilen 5254 sayılı “Muhtaç Çiftçilere Ödünç Tohumluk Verilmesi Hakkında Kanun” yürürlüğe girdi.”

Ancak ithal yolu ile getirilen tohumluklar,” Bulgaristan ve Kıbrıs’tan yapılan ithalat çok pahalıya gelmiş ve dolayısıyla çiftçiler bu tohumlukları satın almak konusunda çekingen davranmışlardı. Ancak kanunun gerekçesi, bu felaketler bir tarafa bırakıldığında da Türkiye’de ekilmekte olan tohumların çoğunluğunun bozulmuş ve hastalıklara karşı dayanıksız olduğunu tespit ediyordu. Üstelik Türkiye’deki tohum ıslah istasyonlarında araştırmalar henüz başlangıç aşamasında olduğundan istenen miktarda tohumluğun elde edilmesinde bunlardan faydalanılması da mümkün değildi.” 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.