Takip Et

GDO’LU GIDALARIN İNSAN VE TOPLUM SAĞLIĞINA ETKİLERİ

Bazı kesimlerin lobi faaliyetleri ile ülkemize GDO’lu tohum, gıda ve ürünlerin ithali, ülkemizde de GDO’lu tarım ürünlerinin yetiştirilmesi, pazarlanması ve toplumca tüketilmesi alanlarında yaptıkları lobi faaliyetlerinin ,toplum sağlığı açısında hangi tehlikeleri doğurabileceği hakkında iç ve dış literatürleri taradığımızda çok ilgi çekici örneklerle karşılaşmaktayız.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyes Dr. Ahmet Saltık’ın “Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar ve Halk Sağlığı “ adlı çalışmasında verdiği örnek toplum sağlığı açısından son derece önemlidir:

“1989'da Showa Denko adlı bir şirket, ABD'de "L-Tryptophan" adını verdiği genetik yapısı değiştirilmiş yeni bir yiyecek katkı maddesini piyasaya sürdü. Yeni ürünün yapımında gen mühendisliği ürünü bir bakteri kullanılmıştı.

Ürünün piyasaya verilmesinden kısa bir süre sonra yakınmalar hızla arttı. GDO’lu yiyeceklerin üzerinde, böyle olduklarını bildiren bir etiket olmadığından o yiyeceklerden herkes yemişti.

Kamuoyu baskıları üzerine incelemeler başladı ve yeni ürünün 5 bin kişide ciddi hastalık oluşturduğu görüldü.

Bu katkı maddesi, "Eozinofilli Miyalji Sendromu (EMS)" adı verilen bir kas hastalığına yol açıyordu. Rapor açıklandığında yeni hastalıktan 37 kişinin ölmüş olduğu, 1.500 kişinin de felç, süregen (kronik) nörolojik sorunlar, ağrılı yutma ve deri yakınmaları, kalp rahatsızlıkları, ışığa duyarlılık ve otoimmün (bağışıklık) bozuklukların da aralarında yer aldığı ciddi hastalıklara yakalandığı anlaşıldı.

Şirket "L-Tryptophan" bakterisini hemen yok etti. Bu yüzden, hastalığa karşı sağaltım (örn. aşı!) geliştirebilmek için bakteri üzerinde çalışma yapma olanağı kalmadı.”

Bu ilgi çekici örnekten hareketle GDO’lu ürünlerin insan,toplum,tarım sektörü açısından risklerini sayın Saltık’ın J.B Fagan’ın araştırması ve tespitleri ışığında sıralayalım:

“GDO’ların Tehlikeleri Nelerdir ? Halen saptanmış riskleri şöyle sıralayabiliriz :

• Gıdalarda yeni toksinler (zehirli maddeler) ve alerjenler (alerjilere neden olan etmenler) ortaya çıkabilir.

• Doğal olmayan gıdalarda şimdiden öngörülemeyen tehditler insanlara geçebilir.

• Gıda üretiminde kimyasalların kullanımının artması, su ve toprak kirletilmesini hızlandıracaktır.

• GDO’lara aşılanan ilaç direnci zararlı otlara geçebilir. Böylelikle, yaban otu öldürücü kimyasaldan (herbisit) etkilenmeyen zararlı bitkiler tarım alanlarını işgal edebilirler.

• Türler arasında var olan hastalık bariyerleri kırılabilir (bir türü etkileyen hastalık genellikle öbür türler için tehdit değildir, ama genetik aktarım ile bu engeller kalkabilir).

• Ekin ürünlerinde canlı çeşitliliği yitirilebilir (herkes aynı tip ekini ekince pek çok tür yok olacaktır).

• Ekolojik dengenin zarar görmesi : Canlılara yapay olarak eklemlenmiş özellikler ve bunların kaçınılmaz yan etkileri, hem o canlının gelecek kuşaklarına, hem de bu canlı ile beslenen veya ilişkili öbür canlılara da geçecektir. Bu tür sakıncalar bir kez ortaya çıktığında artık geri döndürülemeyecek ve olumsuz değişimler sınırlandırılamayacaktır. Bu tür sonuçların olumsuz etkilerini tam olarak bu günden hesaplamak veya öngörmek olanaklı değildir.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.