Takip Et

Osmanlı Klasik Döneminde Tarımsal Vergi çeşitliliği Ve Uygulamaları-2 (Avârız-ı divaniye- Rüsum-u Örfiye)

Örfi Vegiler

Örfî vergiler, tekâlif-i divaniye (avârız-ı divaniye) ve rüsûm-u örfiye olarak iki ana başlık altında toplanmıştır.

Avârız-ı divaniye:

Avârız-ı divaniye, divan kararı ya da padişah emriyle toplanan vergilerdir. Başlangıçta savaş zamanlarındaki masrafları karşılayabilmek için toplanırken, sonraları örneğin, ulûfe dağıtımı gibi olağanüstü sayılabilecek hallerde hazinenin sıkıntısını gidermek amacıyla sıkça başvurulan bir yükümlülüğe dönüşmüştür. Söz konusu vergiler beldelere topluca konup, hane başına tarh olunur ve taksitle ödenirdir. Önceleri aynî iken 1718’den itibaren nakdî olarak tahsil edilmeye başlanmıştır (57) .

Avârız-ı divaniye kapsamında yer alan vergler genellikle ordunun sefere çıkmasıyla ve paranın değerini koruma ile ilgilidir.

Sadece nüzûl, sürsat ve iştira bedelleri: ordu sefere çıkarken konakladığı yerlerde iaşe için gerekli zahirenin temini görevine nüzul bedeli, askeri birliklere yem, yiyecek maddesi ve yakacağın tespit edilen belirli bir fiyat üzerinden sağlanması sözleşmesine sürsat bedeli; devlet, orduların beslenmesi için gerekli olan zahireyi nüzul ve sürsat ile karşılayamayınca zahire olarak açığı kapatmasına da iştira bedeli denir (58).

Avarız vergileri 3 ila 10 haneden oluşan avarız hanesi denilen birimlerden tahsil edilirdi. Avarız vergilerinden muaf tutulanlar çıkarıldıktan sonra geri kalan köy veya mahalle nüfusu belirlenip belirli sayıda gerçek hane bir avarız hanesi sayılarak köyün veya mahallenin kaç avarız hanesi olduğu kaydedilirdi. Bir avarız hanesi 3–10 gerçek hane arasında değişmekteydi. Askeri ve dini hizmetlerde bulunan bazı gruplar, ulaştırma ve ticaret güvenliğini sağlayan derbent teşkilatına dâhil köylüler, köprülerin ve suyollarının korunma ve onarım hizmetlerini görenler, posta teşkilatına, menzillere, tuzlalara ve maden ocaklarına işçi ve çeşitli girdi sağlamakla yükümlü olanlar toplu olarak Avarız vergisinden muaf tutulmuşlardır (59).

Rüsum-u Örfiye

Rüsum-u Örfiye içerisinde tarımı ilgilendiren alanlar kasaphane, kellehane, paçahane, kelle, ayak, ciğer parası gibi hayvan kesimine ilişkin olanlar; otlatılan hayvanlar üzerinden alınan ağıl, çit, kışlak ve yaylak resimleridir.

Osmanlı Devleti de araziyi esas alan bir vergi sistemine sahip olmuştur. Tarımsal üretimden elde edilen gelirin, devletin en önemli vergi kaynağı olduğu göz önüne alınırsa, sistemin sağlıklı işleyebilmesi için oldukça sağlam denetim mekanizmalarına ihtiyaç olduğu ortaya çıkacaktır. Kaldı ki Osmanlı İmparatorluğu özellikle klasik dönem olarak nitelenen ve devletin yapısal özelliklerinin kurumsallaştığı süreç içerisinde söz konusu kontrol ve denetim mekanizmalarını oluşturabilmiştir. Batı ülkelerinde yaşanan Sanayi Devrimi, Osmanlı Devleti’nde yaşanmamıştır. Dolayısıyla Osmanlı Devleti, neredeyse yıkılışına kadar tarım toplumu olma özelliğini yitirmemiştir (60).

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.