Takip Et

SON DÖNEM OSMANLI TARIM POLİTİKALARI-2

Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde, Devlet’in içinde bulunduğu askeri,siyasi,ekonomik çıkmazların çözümü olarak, dönemin günlük gazete yazarları,tarımsal kalkınmayı ön plana almayı zaruri görmekteydiler.”

“Osmanlı Devleti’nin ürettiği tarımsal ürünü Avrupa’ya satarak nasıl büyük bir zenginlik elde edebileceğini vurgulamaktaydı. 1840 yılında çıkan bir yazıda, Avrupa sanayisinin büyük oranda tekstil ürünlerine dayandığı ve bu yüzden de artan oranda pamuk ipliği talep ettiği ifade edilmekteydi. Yazar, Avrupa’nın Osmanlı pamuğu için devasa bir Pazar olduğunu dile getirmekte ve Osmanlı tarım üretiminin buna yönelmesini önermekteydi.”

Pek çok kesimde hakim olamaya başlayan bu görüşler gazetelerde dile getirilmekteydi.

“Mehmed Şerif Efendi de Arşizen Efendi gibi ziraatın gelişmesini ülke iktisadında yaşanacak genel bir ilerleme ile mümkün görmekte ve bu bağlamda İngiltere örneğini vermekteydi. İngiltere’nin ziraatta ilerlemesinin sebebi kullandıkları teknik ve aletlerin mükemmelliği ile gerekli alt yapı faaliyetlerini tamamlanmış olmasından ötürü gelmekteydi. Bunların gerçekleşmesi ise ancak bilimdeki ilerlemeyle mümkün olmuştu. Mehmed Şerif Efendi’ye göre bilimin ilerlemesi de sanayi ve ziraatın gelişmesine bağlıydı. Dolayısıyla bir ülkenin kalkınması sadece ziraatta değil topyekûn tüm iktisadi hayatta yaşanacak bir dönüşümle mümkün olabilirdi. Bu bağlamda Osmanlı Devleti tarım ihracatına dayalı bir kalkınma modeline odaklanmak yerine kapsamlı bir ekonomik dönüşümü hedeflemeli, sanayinin teşvikine belki tarımdan daha çok önem vermeliydi.”

Bu görüşler dönemin aydınlarından olan “Münif Paşa tarafından da paylaşılmaktaydı. Doğu toplumlarının başlıca gelir kaynağı olan ziraat ve hayvancılığın kalkınmada yeterli olmayacağını savunan Münif Paşa, sanayi ve ticaretin artık çok daha önemli olduğunu savunmaktaydı. İngiltere ve Hollanda gibi ülkelerin sanayi ve ticaret sayesinde en verimli topraklara sahip ülkeleri geride bırakan bir refaha, servete ve güce kavuştuğunu ifade etmişti. Münif Paşa sanayi ve ticaretin kalkınmadaki önemine karşılık Osmanlı Devleti’nin bu alanlarda zayıf kaldığını düşünmekte hatta yerli sanayinin gelişmek bir yana geriye gittiğini ifade etmekteydi. Bu bağlamda ham madde satarak bunun işlenmiş haline on kat pahasına geri almaktansa, imalatın ülke içerisinde yapılmasının bir çaresi bulunmalı muhakkak yerli bir sanayi kurulmalıydı.”

“Osmanlı Devleti’nin tarımı ve sanayii birlikte geliştirmesi fikrine karşılık, Klasik iktisat ekolünü benimseyen yazarlar yerli sanayiin kısa vadeli yatırımlarla oluşamayacağını ancak zaman içerisinde olgunlaşabileceğini vurguluyorlardı. Osmanlı Devleti’nde yerli bir sanayi sektörünün oluşması için ülkede öncelikle anlamlı bir sermaye birikimi olması gerekmekteydi.17 Bu sermaye birikiminin yanı sıra teknik konularda uzmanlaşmış bir işgücü yetiştirilmeli ve nihayet üreticiye ucuz hammadde ile enerji sağlanmalıydı.”

Buna karşılık “Klasik İktisat ekolünü takip eden yazarlar sanayii ülke menfaatleri açısından gerekli görmekle beraber onu mümkün kılacak koşulların ancak tarımsal üretimin sağlayacağı sermaye birikimi ile mümkün olacağını savunmuşlardı.”

Som görüşü savunanları Cumhuriyetin ilk ekonomi poltikaları çok büyük ölçüde haklı çıkarmış,İzmir İktisat Kongresi kararları uyarınca tarıma dayalı “Yeni Türk Ekonomisi” diğer sektörlerin sürükleyici gücü olmuştur.

Kaynak: Mert Can Erdoğan, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türk İktisat Düşüncesinde Tarım ve Kalkınma 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.