Takip Et

2018 BÜYÜME RAKAMLARI IŞIĞINDA TÜRK TARIMININ GELECEĞİ

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2018 yılı büyüme rakamlarını açıkladı.

TÜİK verilerine göre gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) zincirlenmiş hacim endeksi olarak,

2018 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 5.2 arttı.

Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2018 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 5.5 arttı.

Farklı sektörlerin büyüme rakamları ele alındığında hemen hemen tüm sektörlerin % 50’nin üzerinde bir büyüme kaybı yaşadığı görülmekte.

Sanayi sektörü birinci çeyrekte % 8.1'lik büyüme sonrası ikinci çeyrekte% 4.3, imalat sanayi% 8.7'lik büyümenin ardından % 4.7, inşaat sektörü ise % 6.6'lık büyümenin ardından% 0.8 büyüdü.Tüm sektörlerde gerilemesine rağmen bir büyüme söz konusu iken tarım sektörü gerileme kaydetmiştir.

Bunun yanında tarım sektörü birinci çeyrekteki yüzde 6.1'lik artışın ardından

yüzde 1.5 daraldı.

Bunun da başlıca nedenleri arasında dünyada,özellikle gelişmiş batı ülkelerinde tarım sektörü hükümetler ve tarımla bağlantılı sektörlerlerle ilişkilerini kendi çıkarları lehine düzenlerken Türkiye’de tam tersi gerçekleşmekte,kendisine ham made ve dolayısıyla sermaye sağlayan tarım sektörüne diğer sektörlerin bakışı saygı çerçevesinde gerçekleşmemektedir.

Hükümetlerin de en az destek verdiği sektör de tarım sektörü olmaktadır.Hükümetler açısından tarım politikalarına ilişkin yapılan değerlendirmelerde en büyük güçlük amaçlarının tam olarak ne olduğunun belirlenememesinden dolayı ortaya çıkmaktadır. Türkiye’nin genel ekonomik ve sektörel hedeflerinin ortaya konduğu planlamalarda ve buna benzer amaçlı çalışmalarda da bu kafa karışıklıkları açıkça ortaya çıkmaktadır. Bürokrasi diğer sektörlerin tarıma bakışının etkisinde kalmaktadır.

Bunun yanında bir sosyal olgu olarak tarım nüfusu hızla yaşlanmakta, kırsal bölgelerde tarıma dayalı sanayinin gelişememesi, tarımda verimliliğin ve gelirin düşüklüğü gibi nedenler bu bölgelerden büyük kentlere olan göçü hızlandırmaktadır.

VIII. Plan dönemi başında GSYİH içerisinde % 14,1 olan tarımın payı, 2005 yılında % 10,3’e, 2009 yılı başında ise % 7,5’e gerilerken, tarımsal istihdamın toplam istihdam içerisindeki payı 2000 yılındaki % 36 seviyesinden 2005 yılında % 29,5 seviyesine inmiştir(9. Kalkınma Planı, 2007).

2018’in sonlarına yaklaşırken tüm rakamlar Türk tarımının büyük bir çöküş içine girdiğini göstermektedir.

Çare ise tarımın “öz evlat” konumuna yükselmesi yanında tarladan başlayıp tüketicide sona eren ilişkiler zincirinde üretici belirleyici konuma yükselmeli ve ilişkilerdeki belirleyicilik gücünü kazanmalıdır. Yoksa gelecek vahim… 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.