Takip Et

JEOTERMAL ENERJİ VE ÇEVRE KİRLİLİĞİ BOR VE TARIM-2

Ülkemiz insanının iletişim bakımından en büyük zaafı, hangi konuda olursa olsun doğru, bilimsel ve gerçekçi kaynaklara ulaşamamasıdır. İlimiz Aydın ve Aydın’ın önce insanını, sonra çevreyi, akarsuyu, yer altı suyunu, inciri, zeytini, tüm tarım ürünlerini, hayvanını böceğini, çiçeğini velhasıl yaşayan ve yaşatan her nesnesini kendine dert edinen insanlarımız için de bu böyle.

Jeotermal enerjinin Kızıldere’den Söke’ye kadar geniş ve uzun bir hat üzerinde yer alması, bu sistemin artık hayatımıza girmesi, günlük sosyal ve tarımsal faaliyetlerimizi etkilemesi, sağlığımıza doğrudan müdahil olması, yaşama biçimimizi yönlendirir hale gelmesi, bu enerji çeşidi ve bu sistemin çevreye etkilerini de doğru ve bilimsel olarak bilmemiz gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Daha önceleri, jeotermal sondaj kuyularının ilk açıldığı yıllarda kuyu ağzında meydana gelen kabuklaşmayı önlemenin yolu mekanik olarak, basitçe anlatımı ile bir matkapla temizleme yöntemi ile gerçekleşmekte idi. Son yıllarda ise halk arasında, asit olarak nitelendirilen, inhibitörlerin kullanılması, diğer, daha önemli ve zararlı kirletici bileşik, element, ağır metal ve gazların etkisini unutturur hale getirmiştir.

Bunların içinde en önemlilerinden ve ele alınmayı hak edenlerden birisi de bor madenidir.

Bor madenini önce bor-cam olarak, fırınlarımızda yeni bir yemek pişirme kabı olarak tanıdık. Daha sonra ülkemizin, dünyanın en zengin bor yataklarına sahip olduğunu öğrendik. Boraks fabrikalarımızın varlığı, ancak ham olarak sattığımız boru daha sonra onlarca kat fiyata tekrara ithal ettiğimiz bilgisine ulaştık. Uçak sanayisinden başlayarak pek çok alanda kullanılmış olması hiç şüphesiz ülkemiz için bir zenginlik kaynağı olduğu gerçeği ortaya çıktı.

Jeotermal akışkanlar içinde de borun var olması, kulaktan dolma bilgilere itibar edenlerimiz bakımından sevindirici oldu. Büyük Menderes’ten sulama yapan bazı zeytin üreticilerimiz, sulama suyuna, jeotermal akışkanların boşaltılması ile karışmış borun, zeytinde şekil bozukluğunu tedavi edeceğine dahi inandılar. Hâlbuki jeotermal akışkan içindeki bor, bitkiler tarafından alınabilir mi? Yarar mı yoksa çok zarar mı getirir?

Esas konumuza geldik. Bor nedir? İnsanı, bitkiyi, sulama sularını, içme sularını, hayvanları ve kısaca çevremizi nasıl etkilemektedir? Çiftçilerimizin borlu sularla suladıkları tarla ve bahçelerinin geleceği ne olacaktır?

Uzun süre ve hala Büyük Menderes’e boşalan jeotermal akışkanların içinde yer alan bor, bu akışkanlar içinde ne miktarda yer almaktadır?

Hangi bitki ne kadar bora maruz kalırsa zarar görmeye başlar?

Hayvanlar nasıl etkilenir?

Borun insanlara sağlık açısından ne gibi zararları bulunmaktadır?

Büyük Menderes’in kirlenmesinde borun etkisi nedir?

Yarından itibaren bu soruların cevaplarını vermeye çalışacağız.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.