Takip Et

DÜNYA TARIMI KARŞISINDA TÜRK TARIMI

Günümüz dünyası her alanda olduğu gibi tarımda da imalat ve ticaret üzerine kurulu.

Tarımda girdiler olarak adlandırdığımız tohum,gübre,makine-ekipman ve zirai mücadele ilaçlarının imali ve ticareti belli şirketlerin elinde bulunmaktadır.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın TİM(Türkiye İhracatçılar Meclisi ) ile beraber hazırladıkları “İhracat Stratejileri” adlı belge bu gerçeği ortaya koymaktadır.

- En büyük 10 tohum şirketi tohum satışlarının yüzde 50’sini kontrol ediyor. –

- Dört şirket, dünya tahıl piyasasının yüzde 75’ini kontrol ediyor.

- ABD’li Monsanto, sebze tohumu pazarını tek başına domine ediyor.

- 10 büyük pestisit (böcek kontrol ilaçları) şirketi, pazarın yüzde 84’ini kontrol ediyor.

- Tarım kimyasalları satan şirketler arasında en büyük 10 şirket, dünya piyasasının yüzde 80’ini kontrol ediyor.

- Dünyada kullanılan suyun yüzde 70’i tarımda, yüzde 22’si sanayide, yüzde 8’i de evlerde tüketiliyor.

- Tarım faaliyetleri, karbon emisyonlarının yüzde 25’inden nitrojen oksit emisyonlarının da yüzde 70’inden sorumlu.

Bu bilgiler ışığında “Milli Tarım Sektörü” nün yaratılması yukarıda belirtilen “dev” lerle mücadele edebilmenin yolu tarımın çiftçi bazında olduğu kadar sanayici bazında da desteklenmesinden geçmektedir.

Ülkemizde tarım göreceli olarak büyüse dahi diğer sektörlere göre geri kalmaktadır.Diğer sektörler,son yıllarda bazı istisnalar haricinde % 5-11 gibi büyüme rakamlarına sahipkn tarım en fazla % 3 civarında büyüyebilmekte ,genelde ise (% 0) bir büyüme ortalamasına sahip olmaktadır.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı diğer devlet kurumları gibi doğru ve zamanında bir iş yaparak “2023 Tarı Hedefleri” ni ortaya koymaya çalıştı.

İyi niyetli de olsa bu şartlar altında en önemli hedef rakamları olan 150 milyar dolar üretim ve 40 milyar dolar ihracatın gerçekleşmesi mümkün görülmemektedir.

Çünkü;

-Tarım öncelikli kamu yararı sektör görülmemektedir.

-Tarıma genel bütçeden ayrılan pay yetersizdir.

-Türk çiftçisine desteklemeler için ayrılan pay büyüme rakamlarına yeterli bir katkı vermemektedir.

-Tarıma dayalı sanayi desteklenmemektedir.

-Türk çiftçisinin ve tarıma dayalı Türk sanayicinin rakiplerle rekabet şansı bugün için yetersizdir. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.