Takip Et

ÇİFTÇİNİN ÇAĞLAR BOYU SÜREN MACERASINDAN KISA BİR ANLATIM

Avcılık ve toplayıcılık dönemini atlatan insanoğlu yerleşik hayata geçtikten ve /veya hayvanları için konar-göçer hayata katlandığından itibaren verimliliği hep araştırmış,topraktan ve hayvandan en yüksek gıda ve giyim hammaddesini elde etmeye çalışmıştır.

Avrupa’da 18.ve 19.yüzyıllarda gerçekleşen sanayi devrimi öncesinde çok uzun yüzyıllarda nüfusun büyük bir bölümü tarım sektörü çalışmış, Hane halkı gelirlerinin çok önemli bir bölümünü tarımdan elde etmiştir. Fakat gıda üreten tarım sektörü hiçbir zaman önemini kaybetmemiştir.

Ortaçağı takip eden yüzyıllarda toprağın ve bitkinin verimliliğini artırmak amacı ile geleneksel gübrelerin yoğun kullanımı, tarımsal sulamanın yaygınlaşması, hızlı yetişen tohumların kullanılması ve en etkin tarımsal tekniklerin hayata geçirilmesini devletler kendilerine görev bilmişlerdir.

Osmanlı Devleti ise tarımda modernizasyona en geç ulaşan devletlerden birisidir.19.yüzyıla kadar Osmanlı Devletinde bir tarım teşkilatı bulunmamaktaydı. Devlet tarımı aç kalmamanın aracı vergi toplamanın odağı olarak kabul etmekteydi.

Osmanlı Devleti’nde tarım alanında en erken fark edilen sulama idi. Arkların yaygınlaşmasının tarihi de 19.yüzyıla dayanmaktadır.

Kimyevi gübrelerin, zirai ilaçların kullanımına 20.yüzyılda geçilmiştir.

Ziraat Müdürlükleri Tanzimat ile beraber kurulmuş, Ziraat Mekteplerinin açılması 2.Abdülhamit döneminde rastlar.

Cumhuriyet döneminde tarımda modernleşme Cumhuriyetin kuruluşu ile yaşıttır.Atatürk modernleşme adımlarına örnek teşkil etmesi için çiftlikleri kurarak dönemin modern makine ve aletlerini Türk tarım hayatına soktu.

Atatürk dönemi sonrasındaki 9 yıl tarımın ihmal edildiği dönemdir.1947’de başlayan tarıma yatırım atakları içerisinde önemli oranda modernleşme mevcuttur.1950-1960 arası tarımın alt yapı hizmetleri olarak çiftçinin ayağına kanal,yol,köprü,fabrika ve baraj olarak ulaştığı yıllardır.

Tarımdan ekonomik alanda en fazla yararlanılan dönem ise Süleyman Demirel Hükümetleri dönemleridir. Hatta ülke büyüme hızının %11 ortalamaları yakaladığı dönemlerde tarımın büyüme hızı % 19’lara kadar ulaşmıştır.

1970’lerden sonraki dönem ise tarımın gerileme devridir. Sanayileşme uğruna tarım ihmal edilmiştir.1980’li yıllarda Özal Hükümetleri döneminde bazı tarımsal işletmelere hibe destekleri hayata geçirilmiş olsa da “Serbest Piyasa Ekonomisi” anlayışı “Bırakınızcı Ekonomi” anlayışına dönüşmüş,tarım sektörü başta ticaret ve imalat olmak üzere diğer sektörlerin “şamar oğlanı”na dönüşmüştür.

Özellikle devletin 2000’li yılların başlarında KİT ve Tarımsal Kooperatiflerden desteğini çekmesi,taban fiyat uygulamalarından vazgeçilmesi,tarımı tam anlamı ile desteksiz ve sahipsiz bırakıştır.

Günümüzde de olduğu gibi,1970’li yıllarda başlayan ve hala süren en büyük hastalık tarım ürünleri fiyatlarını başka sektörlerin belirleme olgu ve hastalığı tarımda çalışan iş gücünü,tarımın milli gelirden payını ve çiftçi hanesine giren gelirin artık banka ve kredi borçlerın dönüşmesine yol açtı.

Ve hala aynı hızla tepe taklak gidiş sürmekte… 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.