Takip Et

MERA DEYİNCE…

Mera deyince aklımıza önce ülkemizdeki meralar,sonra dış dünyanın meraları gelmekte.

Bizdekiler şöyle veya böyle enerji,maden inşaat şirketlerince talan edilmiş olanlar…Bozuk otlaktan çok çöp dökme alanlarına dönüşmüş…

Batıda ise özenle korunmakta.Alp Dağları,Norveç fiyordları denince aklımıza bitmeyen yeşillikler gelir.Küçücük Danimarka’da dahi mera lanları önemli yer kaplar.

Bizde ise durum farklı.

Çünkü meralar çiftçiler içindir.Hayvan üreticileri içindir.Üretici kesim ise bu ülkenin gelir ortalaması en az olan ve en altta yer alan kesimidir.O halde “vur abalıya”…

Tabii ki bir de yönetlerin tercihleri var.

Eğer yönetici bankacıyı, enerji sektörünü,inşaat sektörünü,mütaahidi,tüccarı,madnciyi çok seviyorsa neylesin çiftçiyi…

Sadece bir jeotermal firmasının çıkarı için koca bir mera sonsuza dek feda edilebilmektedir:”Zorunlu hallerde meralar jeotermal sistemlere tahsis edilebilir…”

Jeotermal sistemler için yasa çiğnemek zaten “zorunluluktur.”Tarım alanlarını yok etme ülküsü vazgçilmez bir “zorunluluktur.” Üreticinin elinden tarlasını bahçesini o veya bu şekilde en uygun rakamla almak zaten “zorunluluktur.”

Son olarak da yayla adını verdiğimiz meralardan 11 milyon dekarı başta inşaat sektörünün rant iştahına kurban edildi.

Hiç kimse bu alanlar zaten bozuk mera demesin.

Devletin görevi bozuk da olsa merayı ıslah etmektir.

Nerden nereye geldik?

Selçuklu ve Osmanlı devletleri mera mülkiyeti hakkında bozulmaz yasalar çıkardılar.

Ta Tanzimat döneminde meraların kıymeti daha iyi anlaşıldı. 1858 tarihli “Arazi Kanunnamesi” çıkarılmıştır.

Cumhuriyet döneminde meraları korumak,kollamak ve geliştirmek için, Bu yasal düzenlemeler; Değişik (474, 2502, 885, 2510 sayılı) İskan Kanunları, 1580 sayılı Belediye Kanunu, 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu, 1757 sayılı Toprak Tarım Reformu Kanunu, 442 sayılı Köy Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu, 2644 sayılı Tapu Kanunu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu, 766 sayılı Tapulama Kanunu, 3202 sayılı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kuruluş Kanunu, 6831 sayılı Orman Kanunu ve 1982 Anayasasının 45’inci maddesi gibi farklı kanunlarda getirilen düzenlemelerle birlikte mera mevzuatını oluşturmaktaydı.

Yapılan bu yasal düzenlemeler ile mera ve çayır alanlarının kullanma şekilleri ve koşulları belirlenmeye çalışılmıştır. Ancak bu dağınık mevzuat, tam olarak mera ve çayır alanlarının belirlenmesi (tespit), sınırlandırılması (tahdit), özel şahıslara kullanmak üzere verilmesi (tahsis) ile mera ıslah ve amenajmanı konusunda kullanıcılara yükümlülük getirmemekteydi.

Devamı yarına… 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.