Takip Et

BÜYÜK ŞEHİR YASASININ ÇİFTÇİ VE KÖYLÜYE OLUMSUZ ETKİ ZARARLARI

Büyük şehir yayası mevcut haliyle en büyük zararı köy mülkiyetine vermektedir.

Şehirlerin yararlandığı temel hizmetlerde tam anlamı ile yararlanamayan köy halkları ve Kırsal nüfus, tarımsal desteklemeler ve mülkiyet hakları konusunda da bir takım endişelerin yanı sıra

mali yükümlülüklerinin artacağı bilincindedir. Ancak yasanın belirlediği süre henüz dolmadığı için henüz yasa köylü ve çiftçinin başına musallat olmamıştır.

Bu doğrultuda kırsal alanda yaşamayı cazip kılmaktan çıkaracak güçlerin ortaya çıkması önümüzdeki yıllarda kaçınılmazdır. Su ve atık su ücretleri, emlak vergisi, yapılacak inşaatlara ilişkin proje

masrafları ve diğer mali yükümlülükler bunlardan bazılarıdır. Yasa çerçevesinde bu tür mali

yükümlüklerin belirli bir zaman sürecinde yansıtılacağı belirtilmektedir. Ancak yasayı yapan tuzu kurular tarafından bu tür maliyetlerin gelir düzeyi düşük olan kırsal nüfusun yaşam standartlarını zorlayacağı düşünülmemiştir.

Diğer bir sorun köy mülkiyetinin ortadan kaldırılması ile ortaya çıkmıştır.Büyük şehir belediyesi-müteahit ilişkileri ortada iken , Köy tüzel kişiliğine ait mera, yaylak, otlak vb. hayvancılık ile ilgili araziler büyükşehir belediyelerinin mülkiyetine geçmiştir. Yasa, söz konusu alanların kullanım haklarının köyde yaşayanlara ve diğer hak sahiplerine ait olduğunu vurgulamaktadır. Ancak gelecek yıllarda bu tür arazilerin kiralanma ya da satış durumlarının olması, köy yerleşim yerlerinde hayvancılığın etkinliğinin azalmasına yol açabilecektir.Bu alanlar her ne kadar mera yasası bulunsa da Türkiye gerçekleri göz önüne alındığında inşaatlara açılabilecektir.

Bazı köy ve kırsal özelliği yüksek kasabalarda tarımsal alanların imara açılma riski söz konusudur. Her ne kadar tarımsal arazilerin imara açılmasında belediye meclis kararı ve Toprak Koruma Kurulu izni gerekiyor olsa bile, konut, ticaret, sanayi alanı, kamu yatırım alanı gibi amaçlarla tarımsal arazilerin imara açılma riski bulunmaktadır.

Geçtiğimiz dört yıllık Büyük Şehir Belediye uygulamaları göstermiştir ki, başta tarımsal sulama yatırımlarının (sulama kanalı, sulama göletti sistemleri vb.) ,Büyük Şehir Yasası ve Uygulamalarından kısa ve orta vadede olumsuz olarak etkilenmesi söz konusudur. Geçmiş yıllarda köy hizmetleri ve il özel idareleri tarafından yapılan bu tür yatırımların Büyük Şehir Belediyelerinin önceliğinde olmadığı görülmüştür. Aynı şekilde sulu tarım arazi toplulaştırma çalışmalarının olumsuz etkilenmesi ve bu arazilerin sulama hizmetlerinden olumsuz etkilenmesi söz konusudur.

Büyük Şehir yetki sahasında hayvancılık yatırımları ( ahır, ağıl, samanlık, depo, hangar vs.) için proje ve imar izni gerekeceğinden hayvancılığın olumsuz etkilenmesi söz konusudur. Hala 1/ 100 binlik sorunu sürmektedir.Ayrıca çevre duyarlılığı nedeniyle köy yerleşim alanlarında bulunan ahırların köy dışına çıkartılacak olması hayvancılık faaliyetleri için endişe oluşturmaktadır. Çünkü bu işlem köylü ve çiftçi için karşılanması zor bir giderdir.Her ne kadar 6360 sayılı yasa mevcut hayvancılık yapılarına imar müsaadesi verse bile zaman içerisinde ilave yasalarla bu durum sorun olabilecektir.

Büyükşehir yasasının 7. Maddesinin f bendinde “Büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarım ve

hayvancılık destekleri için her türlü faaliyette bulunabilirler” denilmektedir. Sancak kaleme aldığımız gibi bu maddenin imkanlarını geniş ve gerçek anlamda sadece İzmir Büyük Şehir Belediyesi’nin ortaya koyduğunu görmek bizleri memnun etmişken diğer Büyük Şehir Belediye başkanlarına örnek olması dileği ile…

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.