Takip Et

JEOTERMAL ENERJİNİN SOSYAL VE SİYASİ YÖNÜ-3

Yazımızın bu üçüncü bölümünde Aydın ve Manisa’da faaliyetleri sürmekte olan bazı jeotermal imtiyaz sahibi şirketlerin faaliyetleri esnasında ortaya çıkan sosyolojik ve çevresel gerçekliğin ve yaşanan olguların sosyal ve siyasi sonuçlarını irdelemeyi sürdürüyoruz.

Hemen belirtmek gerekir ki ne bu yazının sahibi ne de çevre örgütleri jeotermal enerjiye, enerji üretimine karşı değillerdir. Karşı olunan jeotermal sistemlerin halkın yaşama biçimine, sağlıklarına,ekonomik varlıklarına olumsuz etkileri ver yoğun biçimde yaşamakta oldukları gelecek kaygısıdır.Bu kaygılar üretim kuyusu patlamalarında,atmosfere akarsulara jeotermal akışkanlar salındığında,burunlarına hidrojen sülfür kokusu geldiğinde korkuya dönüşmektedir.

Bu da bazı jeotermal şirketlerin bazen dikkatsizlikten bazen de kasti olarak ortaya koydukları yasa dışılıkları sosyal bir olgu haline getirmektedir. Çevre halkı bazı politikacıların ve bürokratların jeotermal imtiyaz sahibi şirketleri savunan demeçlerini duyduklarında terkedilmiş hissine kapılmaktadırlar.

Halk jeotermal imtiyaz şirketlerini benimsememiştir. bunun da ilk nedeni sahaya yerleşirken verilen söz ve yapılan vvatlerin bugünkü faaliyetleri ile örtüşmemekte olmasıdır.İkinci ve önemli bir neden ise şirket sahiplerinin ve ortaklarının hiç birisinin Aydınlı veya Manisalı olmamaları,kendilerine harcanması gerekli enerji satış kazancının il dışında harcanmakta olduğu inancıdır.

Jeotermal imtiyaz sahibi şirketler için Aydın ve Manisa halklarının genel kanaat ve söylemleri,”Dışarıdan geldiler, kaynaklarımızla servetler kazanıyorlar, ilimize hiçbir faydaları yok.” şeklindedir.

Başta JES-DER yöneticileri olmak üzere çevre halkına verilen sözler yerinde getirilmemiştir.Bunlar içerisinde düzenli re-enjeksiyon,üretim kuyularından deşarj olayı,çevrenin ekonomisine katkıda bulunma vaadleri vs.Bu da güven kaybına yol açmaktadır.

Bu bakımdan Jeotermal imtiyaz sahibi şirketlerin sadece kazançlarını değil sosyal sorumluluklarını ön plana çıkarıp,ekonomik,kültürel,sosyal,tarımsal ve ekonomik faaliyetlerde halkın içinde ve yanında yer almaları gerekmektedir.Kısacası bazı Jeotermal imtiyaz sahibi şirketler halka düşman gözüyle bakmayı bırakıp halkla barışmalıdır.

Jeotermal imtiyaz sahibi şirketlerin örgütü olan JES-DER inandırıcılığını ve güvenirliğini kaybetmiş, itibarını yitirmiştir.İtibarını geri kazanmak için sadece üyelerinin kazançlarını ve kârlarını en yüksek düzeyde tutma gayretinden vazgeçip, yeni bir kadro ile yeni ve halka yakın bir anlayış geliştirerek,çevreye,çevre halkına saygılı,kendi içlerinde “otokontrol” u gelişmiş,planlanmış,hedefine ulaşmak için somut hedefleri olan samimi bir enerji üreticileri birliği haline gelmelidirler.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.