Takip Et

19.YÜZYILDA OSMANLI TARIMININ TEŞKİLATLANMASI VE EVRİLMESİ

1830 yılı sonrası Osmanlı Devleti’nin her alanda olduğu gibi tarımda da yeni bir anlayışla yönetildiği dönemdir.

 

“Tanzimat’tan itibaren Osmanlı düşünce hayatında yaygınlaşan iktisat düşüncesinin dönemin politikalarına etkisine bakıldığında dikkate değer bir uyum görülmektedir. Osmanlı yöneticileri bu dönemde tarımın geliştirilmesine ve yurt dışı pazarlara yönelmesine yönelik önemli çalışmalar yapmışlardı. Tanzimat Fermanı’nda memleketin bayındır alanında gelişmesi, halkın da refahlı bir duruma getirilmesi temel fikir olarak kabul edilmiş ve bu konunun da her şeyden önce ziraatın kalkınmasına bağlı olduğu belirtilmişti. Bu bağlamda

 

1840 -1844 yılları arasında İmparatorluğun pek çok eyaletinde uygulamaya konulan “Temettüat” yazılımları “adaletli vergi toplama” işlevinin yanı sıra- pak çok hata bulunsa da- ülkenin tarım envanterinin çıkarılmasını sağlamıştır.

 

Aynı zamanda bu gelişmelerle beraber ülkede yepyeni bir tarım teşkilatının yaygınlaşması sağlandı.

 

“1843 yılında Ziraat Meclisi kurulmuş ve ülkede ziraat bürokrasisinin temelleri atılmıştı. Ziraat Meclisi, tarımsal üretimi artırmak için öncelikle ülke genelinde ziraat anketleri yapmış. Eyaletlere yazılar göndererek ülkenin çeşitli bölgelerinde ne kadar hububat, zahire ve hayvan yetiştiğini, halkın refah seviyesini, üreticinin hangi miktarda hangi aletlere ihtiyaç duyduğunu, boş ve terkedilmiş toprakların nasıl yeniden üretime açılabileceğini ve ulaşım vasıtalarının durumunu sormuştu.20 Ziraat meclisi bürokratik düzenin kırsal alana genişlemesi adına her eyalet, sancak ve kaymakamlığa ziraat müdürlükleri, kaza ve nahiyelere ise ziraat müdür vekillikleri kurmuştu. Böylece ülkede geniş çaplı bir ziraat bürokrasisi oluşmuştu. Meclisin faaliyetleri uzun yıllar farklı bakanlıkların bünyesinde devam etmiş ve çeşitli yapısal düzenlemeler geçirmiştir.”

 

“1868 yılına gelindiğinde vilayetlerden gelen raporlar çerçevesinde ülkenin bayındır olarak kalkındırılması, tarıma elverişli hale getirilmek istenen bataklıkların kurutulması, sulama kanallarının yapılması, ağır vergi yükünün hafifletilmesi, ziraî alanda çalışacak işgücü talebinin karşılanması için gerekli tedbirlerin alınması, üreticiye kredi desteği sağlanması, fabrikalar kurulması, tarım araçlarının modernleştirilmesi, ıslah edilmiş tohumların kullanılması gerekliliği belirtilmekteydi. 22 Ortaya çıkan görev ve sorumlulukların ancak müstakil bir bakanlık marifetiyle yürütülebileceği düşüncesiyle 1869 yılında Ticaret ve Tarım bakanlığı kurulmuş ve ziraat meclisi bu bakanlığa bağlanmıştı.”

 

“1847 yılında İstanbul yakınlarında bulunan Ayamama Çiftliği binasında Ziraat Talimhanesi adında bir ziraat okulu açılmıştı. Bu okulun kuruluş amacı ülkedeki pamuk ziraatını geliştirecek eğitimli kadrolar yetiştirmekti. Okulda veterinerlik, botanik, tarım ve bahçıvanlık gibi ziraata yönelik dersler verilmiş; şeker üretimi, ipek böcekçiliği, Merinos koyunculuğu üzerine çalışmalar yapılmıştı. Ayrıca öğrencilere Avrupa’dan getirilen yeni çift aletlerin nasıl kullanılacağı öğretilmiş mezunların çağdaş tarım teknolojilerine vakıf olmaları istenmişti.”

 

“1862 yılında pamuk üretimini teşvik amacıyla pamuk tarımına yeni açılan arazilerden beş yıl vergi alınmaması ve üretim amacıyla ithal edilecek araç, gereç, makinelerin ve pamuk tohumunun gümrük vergisinden muaf olması kararlaştırılmıştı. Benzer bir şekilde ülkede zeytin üretimini artırmak için zeytin üretimine yeni başlayanlardan yirmi beş yıl vergi alınmamasına karar verilmişti. İpek böcekçiliğini teşvik amacıyla da dut üretimine başlayanlardan ürün elde edecekleri tarihten itibaren üç yıl süreyle vergi alınmaması karara bağlanmıştı.”

 

“1867 yılında kırsal kesime yönelik kredi uygulamasını genişletmek amacıyla Mithat Paşa’nın Tuna Vilayetinde başlattığı Memleket Sandıkları uygulaması tüm ülkeye yayılmış ve bu uygulamayla çiftçilerin bir kooperatif düzeni içerisinde uygun faizle kredi bulmaları sağlanmıştı.”

Kaynak: Mert Can Erdoğan, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türk İktisat Düşüncesinde Tarım ve Kalkınma (NAİM ÖZDAMAR-DENGE YAZAR VE BUHARKENT MUHABİRİ)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.