Takip Et

Alaşehir’de “jeotermal enerji potansiyeli ve çevresel etkileri“ sempozyumu izlenimleri -3

Jeotermal Yatırımcılar Derneği Sözcüsü Ufuk Şentürk, söz aldığında söyledikleri ile salonda bulunanları tebessüm ettirdi. Akıllara Ziya Paşa’nın “İştir kişinin ayinesi lafa bakılmaz, sözünü getirdi.Çünkü anlattıkları ile yaşanan gerçekler uyuşmamakta idi. Ufuk Şentürk, jeotermal kirlilikten derneklerinin üyesi olan Jeotermal İmtiyaz sahibi şirketlerin asla ve zerre kadar sorumlu olmadığını söyleyecek kadar gerçek dışı cümleler sarf etti. Şentürk:

“Jeotermal şirketler olarak yoğun istihdam sağlamaktayız. İleride enerji dışında ikinci yatırım yaparak bölge kalkınmasına katkıda bulunacağız. Kuru buz ve karbondioksit üretim tesisleri kurarak ekonomik hareketlilik kazandıracağız. Jeotermal enerji santralleri olarak ne gaz ne sıvı ne de katı hiçbir atığımız olmamaktadır.Jeotermal enerji dünyanın en temiz enerjisidir,” dedi.

Ufuk Şentürk, ''üzüm bağları içine mikro jeotermal kurutma tesisleri kuracağız'' deyince,TARİŞ yetkilisinin itirazı ile karşılaştı: ”Bizim alıcılarımız güneşte doğal kurutulmuş üzümü tercih etmektedirler.”

Tabii ki açış konuşması olduğu için kendinse cevap verilmedi. Ancak akla yaşanan gerçekler ve gerekçeleri gelmedi değil.

Ufuk Şentürk’ün bu konuşması ciddiye dahi alınmazken söylediklerinin karşı cevabı da eleştirisi de salonda bulunanların kafalarında şekillendi:

GERÇEKLERLE BAĞDAŞMIYOR

“Gerçekte jeotermal sistemler, geniş veya orta ölçekte istihdam yaratmamaktadır.İstihdam ettikleri elemanlar genellikle elektrik sektörünün kalifiye elemanları olmaktaydı. Büro elemanları ise bağlı bulundukları holdinglerce atanmaktaydı. Çevreden ve yerelden birkaç meydancı ve koruma görevlisi dışında istihdam yapılmamaktadır.”

“Aydın ve Manisa’da şu ana kadar bir sera, iki karbondioksit ve kuru buz tesisi dışında 2. yatırım yapılmamıştır.”

“Kuru buz ve karbondioksit sektöründe piyasaların doygun olması yeni tesislerin pazarlama sıkıntısı çekecek olması, bu yatırımların da gerçekçi olmadığının göstergesi durumundadır.”

“Aydın ve Manisa’da her gün yeni sondaj üretim kuyuları kazılırken üretilen katı atık (toz,sondaj çamuru) tarım alanlarını, sulama sularını, içme sularını kirletirken, Şentürk, aylar boyu süren akarsulara deşarj ve kirletilen çevreden habersizmiş gibi konuşmaktaydı.

İçerisinde amonyum , sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, alüminyum, çinko, krom, bakır, nikel, civa, klorür, bromür, florür, sülfat, nitrat, nitrit, hidrofosfat, karbonat, bikarbonat, hidroarsenat (arsenik), bor ve radon-222 ve pek çok bileşik bulunan ve hepsi de belli sınırların üzerinde bulunduğu hallerde insan, çevre ve tarıma zararlı olan jeotermal akışkanlar için “temiz enerji” benzetmesinde bulunması salondakilerin tepkisi ile karşılaştı.

Toplantının açılış bölümünün ardından hemen salonu terk ederek, Ufuk Şentürk’ün sempozyum ve panelde aktarılan bilgi ve görüşleri dinlemeden salondan ayrılması “jeotermal şirketlere özel “ bir davranış olarak nitelendirildi ve salonda bulunanlarca yadırgandı. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.