Takip Et

UNUTULAN TARIM ÜRÜNLERİNDEN: PALAMUT:1

Aydın ilimizde artık tarımı yapılmayan, ekonomik değeri bulunmayan ürünlerden olan meyan kökünden sonra palamutu ele almaktayız.

Palamut çok yönlü ekonomik değer arz eden bir üründü.

Her şeyden önce orman ağacı, yakacak olarak odunu değerli bir ağaçtı. Yaprakları, palamut göbeği olarak adlandırılan tohumları, hem hayvan yemi hem de dağ ve orman köylüleri için bir ayrı yakacak maddesi idi.

Palamut göbeğinde bulunan “tanen” maddesi daha sentetikleri icat edilmeden önce boya ve dericilik endüstrilerinde kullanılmakta idi.

Palamut, Avrupanın sanayileşmede zirve yaptığı 19 ve 20.yüzyıllarda Anadolu’nun, özellikle Ege ve Torosların en önemli ihraç ürünlerindendi.

Prof.Dr. Ramazan Özey tarafında,1913 yılında, İstanbul’da, Tefeyyüz Matbaası tarafından yayınlanan, Ali Tevfik’in “Mufassal Memalik-i Osmaniye’nin Coğrafyası” adlı kitabının, 342–359 sayfalarında yer alan “Memalik-i Osmaniye’nin Adalar Denizi Sahilindeki Vilayeti; Aydın Vilayeti” bölümünde izmir’i anlatırken palamutun ihracat değerine vurgu yapmaktaydı:

“İzmir Şehri- Kendi ismiyle isimlendirilmiş gayet işlek bir limanın nihayetinde yer alan ve 150.000 nüfusu olan meşhur beldedir. Memalik-i Osmaniye’nin Dersaadet’den sonra ikinci şehridir. Şehrin içi, eski eserler ile doludur. Ahali arasında Frenk mahalleleri denilen yer ile çoğu yerleri, büyük ve nefis binalar ile süslenmiş ve imar edilmiştir. Şehrin kuzey tarafında şimendifer hattının mükemmel bir durağı ve rıhtımı boyunca vesair taraflarında işler tramvay arabaları vardır. Limanından İzmir’e civar olan iskelelere dahi vapur işlemektedir.

İzmir’in şeref ve ticari ehemmiyetini bir kat daha artıran ve genişleten rıhtım, 4 km. uzunluğunda ve 25 arşın genişliğindedir. Rıhtım üzerinde güzel ve büyük binalar ve ferah kahve ve gazinolar ve umum için bir bahçe vardır. Limanına dahi her vakit muhtelif milletlerin tüccarlarının bazısı gelip gitmekte ve bazısı dahi adı geçen limanda daimi surette oturmaktadır. Yabancı devletlerin konsoloslarının iskânına mahsus birer konsoloshane dahi vardır. İzmir’in ihracatı çoktur. Palamut ağaçları meşhurdur.”

 

Manisa için de aynı vurgu yapılmaktadır:

“Manisa kasabası- Bu kasaba, İzmir’in 8 saat kadar kuzeydoğusunda ve Gediz nehri sol sahili yakınında ve bir dağ eteğinde ve geniş bir ovanın kenarındadır. Kasabanın manzarası güzel ise de sokakları dardır. Ahalisinin miktarı 52.000 kişiye ulaşmıştır. Kasabanın camileri ve hastane, medrese ve imaretleri meşhurdur. Arazisi verimli olduğundan her çeşit hububat ve meyve yetiştirilir ve hayli miktar palamut üretilir.”

 

Nazilli için de aynı bilgi verilirken palamuta musallat olan tırtılla mücadelenin gerekli olduğu belirtilmekyedir:

”Nazilli Kasabası- Makro liva olan Aydın kasabasının 8 saat doğu semtinde ve şimendifer hattı üzerinde bir kaza merkezidir. Kasabanın meyan kökü meşhurdur. Pazar köyü, Nazilli kazası bağlılarındandır.

Büyük Menderes nehri, kaza dâhilinde akar. Bu yüzden mensup olduğu kazanın gerek ziraat ve gerek ticaretçe fevkalâde ehemmiyeti vardır. Kaplıcaları dahi cilt hastalıklarına faydalıdır.

Nazilli kazası ile Salihli, Demirci, Kula, Gördes, Akhisar kazalarında kaliteli palamut çıkar ise de musallat olan tırtılların yok edilmesi icab eder.” 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.