Takip Et

19.YÜZYILDA ORTA ANADOLU'DA HUBUBAT ÜRETİMİ

Hububat çeşitlerinin insan gıdası ve hayvan yemi olarak değerinin anlaşılması uygarlık açısından önemli bir dönemeçtir.

 

Hububatı (arpa, buğday vb.)ilk olarak yabani bir bitki iken tarlada tarımsal üretim biçiminde yetiştirip, un ve ekmek haline getiren ilk milletlerden birisi Türklerdir. Anadolu’da halkın ana gıda maddesi hubabat(başta buğday ve arpa) idi.

En çok yetiştirilen tarım ürünü buğdaydı. Ancak buğdayın affedilmez kusuru, düşük verimiydi.

Anadolu’daki muhtelif sancaklar hakkındaki verilerin genel bir mukayesesine dayalı olarak yapılan bir hesaplamada ise toplam ekilebilir arazinin 5/8’nin hububat vb. tarımına ayrıldığı kalan kısmının nadasa ve bazı diğer ürünlerin ekimine ayrıldığı varsayımından hareketle bir tahmin yapılmaya çalışılmıştır. Bu veriler ortaçağ şartlarında olağan sayılabilecek verimlilik ve dönüm başına ürün miktarlarıyla mukayese edilmiş ve sonuç ayrıca o şartlarda bir kişinin asgarî geçim seviyesine tekabül ekonomik buğday muadili ile karşılaştırılmıştır. Çıkan sonuç bazı bakımlardan cesaret kırıcıdır (255).

Anadolu’nun bir bölgesinde üretilen buğday cinsi başka bir bölgesinde, genellikle verimsizlikle sonuçlandığı için, tohum olarak kullanılamıyordu.

Erkenciliği sebebiyle kuraklıktan buğdaydan daha az etkilenen arpa da günümüze nazaran daha sıklıkla yetiştirilip tüketiliyordu (256).

Bunların yanında miktarı az da olsa darı, çavdar, yulaf üretimi de yapılmaktaydı.

Orta Anadolu’da nakliye Avrupa’ya nazaran çok pahalıydı. Bu, ticaretin gelişmemesinde ve satış fiyatları nakliye ücretini karşılamayacağından dolayı her sene Anadolu’da pek çok yerde zahire çürümesinde, pek çok yerde de müzayakalar yaşanmasında önemli bir etkendir. Bu pahalılık, büyük oranda nakliye yapanların alternatifsiz konumlarından ileri geliyordu. Genellikle göçebe aşiretler nakliye işinde tekelleşmişlerdi. Hayvan sahibi olup da uzak mesafelere günlerce süren gidiş dönüşler yapmak halkın diğer kesimleri için rahatlıkla girilebilecek bir iş sahası değildi. Demiryolu bölgeye ulaştığı zaman bile bu konumları değişmedi. Daha önce kentten kente nispeten uzak mesafede icra ettikleri mesleklerini, demiryolu ulaştıktan sonra, yerleşim yerlerinden en yakın istasyona kadar olan kısa mesafede yine de icra edebildiler. Görüldüğü üzere maddi şartlar kendilerine uygun bir örgütlenmeyi nakliye sahasında mümkün kılarak bir tür kısır döngüyü tamamlamıştı. Nakliyeciler her halükârda dönemin Anadolu’su için önemli ve etkili bir gruptu (257).

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.