Takip Et

TARIMSAL DESTEKLEMELERİN ÖNEMİ-4

Türk tarım tarihinde 1999 yılı Türk üreticisi açısından kayıp dönemlerin başlangıcı olmuştur.

Başta AB ve ABD olmak üzere tarımsal ihracatta söz ve ihracat sahibi olan ülkeler, kendi çiftçilerine her türlü destekleme kanallarını açarken, rakip olarak gördükleri Türk çiftçisinin desteğine IMF ve DB aracılığı ile engel olarak rekabet şansını ortadan kaldırmışlardır.

AB üyeliği henüz yeni olan Yunanistan çiftçisi için AB tarım fonları sonuna kadar kullanılırken Türk çiftçisinin müdahale kurumu olan KİT’ler ve kooperatiflere tasfiye yolu görülmüştür.

DTÖ ile yapılan tarım anlaşması doğrultusunda, tarıma verilen girdi sübvansiyonu ve fiyat desteği gibi destekleme politikaları azaltılmış, tarım ürünlerini ve üreticilerini uluslararası piyasalardaki fiyat dalgalanmalarından koruyan ve yerli üretimi teşvik eden gümrük vergileri düşürülmüş, küçük üreticinin dünya piyasalarında rekabet edemeyerek üretimden kopuş süreci hızlandırılmıştır. 1980 sonrasında tarıma uygulanan politikalar, tarımdan sanayiye kaynak aktarımı mekanizması olarak işlemiştir. Kırsal kesimdeki yoksullaşma ile de tarım ürünleri üreticileri, üretime dönük yatırımlarını kısarak geçimlik üretimin toplam üretim içindeki payını artırarak, tarım dışı sektörlerde çalışarak ve dolayısıyla refahını azaltarak hayatta kalmaya çalışmışlardır. (1)

1999 yılına gelindiğinde ülkemiz çok ciddi bir ekonomik dar boğazla karşı karşıya kalmış, kamu sektörünün borç stoku çok büyük boyutlara ulaşmıştır. 1990'lı yıllarda Türkiye'nin kamu borcunun milli gelire oranı % 30'un altındayken, 2000 yılının sonunda bu oran % 60'a ulaşmıştır. 2001 yılında ise % 70'in de üstüne çıkmıştır. Yıllardır ancak çok yüksek reel faizle borçlanabilen devlet için bu süreç, artık sürdürülemez boyutlara varmıştır.(2)

1999 yılında sonra IMF’ye verilen çeşitli niyet mektuplarında, tarımla ilgili birçok taahhütte bulunulmuştur. Bu taahhütler; mevcut destekleme sisteminden vazgeçilerek doğrudan gelir desteğine geçilmesi, destekleme alım fiyatlarının dünya borsa fiyatlarına göre belirlenmesi, Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin yeniden yapılandırılması, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş, ÇAYKUR ve TEKEL’in özelleştirilmesi, Tütün Kanunu ve Şeker Kanunu’nun çıkarılması, Ziraat Bankası’nın sübvansiyonlu tarım kredi sistemine son verilmesi olarak özetlenmiştir. (3).

IMF’ye sunulan niyet mektubunda ana hatları belirlenen program çerçevesinde, DB Yapısal Uyum kredileri ile destekleneceği hükmü doğrultusunda, DB ile 2001 yılında “Tarım Reformu Uygulama Projesi (TRUP-ARIP4 )” imzalanmıştır. Bu proje ile tarım reformuna 600 milyon dolar finansman desteği sağlanmıştır. Proje ile ilgili olarak 2004 yılında yapılan orta dönem gözden geçirme çalışmaları sonucunda, projeye kırsal kalkınma bileşenleri eklenmiş ve 2008 yılına kadar uzatılmasına karar verilmiştir. (4)

1999 yılında yaşanan doğal afet sonucu en büyük gübre üretici fabrikalardan biri olan İGSAŞ’ın durmasına ve ayrıca 2001 yılında yaşanan ekonomik krizden dolayı üretimin 1998’de % 91, 1999’da % 77, 2000’de % 71 ve 2001 yılında ise % 58’lere kadar gerilemesine neden olmuştur(5).

(1-2): Cumhuriyetin İlk Yıllarında Tarım (Anonim).

(3-4): World Bank, 2011.

(5): Bülent MİRAN, Tarımsal Yapı ve Üretim,s 35-36.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.