Takip Et

TZOB (TÜRKİYE ZİRAAT ODALARI BİRLİĞİ)’UN PENCERESİNDEN TÜRK TARIMININ BUGÜNÜ-9 Büyükşehir belediyeleri

Türk tarımının nitelik (özellik) ve nicelik(sayısal) olarak en büyük mesleki örgütü olan (TZOB) Türkiye Ziraat Odaları Birliği,2-4 Şubat tarihlerinde Antalya’da tüm Türkiye Ziraat Odaları başkanları ve TZOB yönetim kurulu üyelerinin katıldığı “Eğitim Toplantısı” TZOB Genel Başkanı Sayın Şemsi Bayraktar’ın sunumu ile başladı.

 

Sayın Bayraktar’ın “Türk Tarımının bugünkü Durumu, Sorunları ve Çözüm Yolları”nı içeren sunumunu okuyucularımızın bilgisine sunuyoruz:

 

Büyükşehir Belediye Yasası ile 30 ilimiz tüm köyleriyle birlikte büyükşehir statüsüne alınmıştır. Bu düzenlemenin bir sonucu olarak köy yerleşim alanlarında bulunan ahırların köy dışına çıkarılacak olması hayvancılık faaliyetleri için endişe oluşturmaktadır. Her ne kadar 6360 sayılı yasa mevcut hayvancılık yapılarına imar müsaadesi verse bile zaman içinde ilave yasaklarla bu durum sorun olabilecektir. Bu konuda işletmeleri koruyucu gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

 

Bu illerimizde hayvancılık işletmeleri korunmalı, üretimden el çektirilmek yerine bu alanların üretiminin sürdürülebilir şekilde desteklenmesi sağlanmalıdır.

 

6360 sayılı Büyükşehir Yasasının uygulamaya konulmasından beş yıl sonra (yasa 2014 yılında yürürlüğe girmiştir) kırsal alanda yaşayanlara su ücreti, emlak vergisi, çevre temizlik vergisi gibi yükümlülüklerin getirileceği bilinmektedir. Bu tür yükümlülükler, kırsaldaki yaşamı çok daha zor hale getirecektir.

 

Köy tüzel kişiliğine ait mera, yaylak, otlak gibi hayvancılık ile ilgili araziler büyükşehir belediyelerinin mülkiyetine geçmiştir. Yasa, söz konusu alanların kullanım haklarının köyde yaşayanlara ve diğer hak sahiplerine ait olduğunu vurgulamaktadır. Ancak gelecek yıllarda bu tür arazilerin kiralanma ya da satış durumlarının olması, köy yerleşim yerlerinde hayvancılığın etkinliğinin azalmasına yol açabilecektir. Yasal düzenlemelerle hayvancıkla uğraşanların haklarının korunması şarttır.

 

Öte yandan bazı bölgelerde tarımsal alanların imara açılma riski söz konusudur. Her ne kadar tarımsal arazilerin imara açılmasında belediye meclis kararı ve Toprak Koruma Kurulu izni zorunluluğu olsa bile, konut, ticaret, sanayi, kamu yatırım alanı gibi amaçlarla tarımsal arazilerin imara açılma riski bulunmaktadır. Bu konuda tarım arazilerini koruyucu yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

 

Sabit hayvancılık yatırımları (ahır, ağıl, samanlık, depo, hangar gibi) için proje ve imar izni gerekeceğinden hayvancılığın olumsuz etkilenmesi söz konusudur. İmar planlarına ilişkin düzenlemelerin, hayvancılık yatırımlarına engel olmayacak şekilde yapılmasının gerekliliğinin yanı sıra, mevcut hayvancılık yatırım haklarının korunmasına önem verilmelidir.

 

Ülkemiz açısından olmazsa olmaz sektör konumundaki tarım, yapısal sorunlarına rağmen sağladığı istihdam, gerçekleştirdiği ihracat, dış ticaret açının kapatılmasına verdiği destek dikkate alındığında ekonomimizin büyük bir yükünü omuzlamaktadır. Türkiye’nin tarımdaki potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda, gerçekleşen rakamların katlanması, bölgesinin gıda açığını bütünüyle karşılaması mümkündür. Türk çiftçisi bilgi birikimi ve tecrübesiyle bütün hedefleri gerçekleştirecek azim ve kararlığa sahiptir. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.