Takip Et

ÜRETİCİ FİYATLARINI BELİRLEMENİN YOLLARINDAN BİRİSİ: DESTEKLEME ALIMLARI

Devletlerin ve hükümetin görevlerinden birisi tüm halkına eşit biçimde yaklaşmak ve milli geliri adaletli olarak dağıtmak, yoksul-zengin arasındaki uçurumu ortadan kaldırmaktır. Bunun için de ilk yaklaşım şekli baskı gruplarının diğer bir sektörü ezmesine izin vermemekten geçer.

Tarım ürünleri fiyatlarının adil ve kalıcı biçimde belirlenmesi için kalıcı yasa ve düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu alanda Dr. Atilla Kesim’in “Türkiye’de Tarım Ürünleri Fiyatları” adlı çalışması izlenebilecek yol ve ürün fiyatlarını belirlemede uygulanan sistemleri ortaya koymak bakımından önemli bir çalışma.

Ülkemizde de değişik dönemlerde tarım ürünlerinin fiyatlarının belirlenmesinde farklı yollar izlendi.

“Destekleme Fiyatları:

Hükümetlerin, üretimin bol olması ve talebin azalması gibi nedenlerle fiyatların ve dolayısıyla üretici gelirlerinin büyük ölçüde düşebileceği yıllarda, fiyat dalgalanmalarının olumsuz yöndeki etkilerini, üreticilerin zayıf durumlarından aracıların yararlanmalarını önlemek amacı ile görevlendireceği kuruluşlar aracılığıyla alıcı durumuna geçerek talebi ve fiyatları arzu ettikleri bir düzeye kadar yükseltmek yoluna gitmeleridir.

Ürünün tamamının satın alınacağı garanti edilmemekte ve normal olarak önceden bir fiyat tesbitine gidilmemektedir. Bu alımların da etkisi altında kalarak oluşacak olan fiyat destekleme fiyatı olarak nitelendirilir.

Destekleme alımları ile ilgili olarak çıkarılan kararnamelerde, ürünlerin maliyetleri normal, bir kâr payı, dünya piyasa fiyatları, fiyatlarda ve üretici gelirlerinde istikrar, arz ve talep durumları gibi hususlar göz önünde bulundurularak bazen fiyatların da önceden tesbitine gidilmektedir. Ancak, bu fiyatların destekleme değil de garanti fiyatları olarak yorumlanması daha doğru olur.”

Özellikle 1970 ve 1980’li yıllarda uygulanan bu fiyat belirleme metodu Türk çiftçisinin yararına olmuş, ancak destekleme maliyeti genel bütçeye yüklendiği için 2000’li yılların başında bu uygulamadan vazgeçilmiştir.

Bunun sonucu olarak da KİT adı verilen pek çok yarı kamu kurumu işlevini kaybetmiştir. Pek çok ürünün üretim miktarı düşerken fiyatları da belirleyen büyük üretici kooperatifleri “piyasa yapıcı” rollerini kaybetmişlerdir.

Özellikle stratejik ürünlerin -pamuk, mısır, buğday vb.- ve incir, fındık,çay, sebze ve kuru meyvenin işlenmesi ve ihracatı özel sektöre, önemli bir bölümü de yabancı şirketlere bırakıldığı için piyasalar kontrolsüz kalmıştır.

Üretici fiyat belirleyemediği için alıcılar, belirledikleri kâr düzeyine uygun olarak alış ve satış fiyatları belirlemişlerdir.

Çözüm: Üreticinin kendi fiyatını kendisi belirlemesi, bu amaçla üretimin artması, aracıların tasfiyesi veya azaltılması için kooperatiflerin rehabilite edilmesi ve yeni bir “Üretici Birlikleri Yasası”nın hayata geçirilmesi gerekmektedir. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.