Takip Et

TARIMDA KÜÇÜLMENİN NEDENLERİ VE TARIMSAL POLİTİKALAR

Türkiye Cumhuriyeti dönemi içinde tarımın büyümesini siyasi dönemler şeklinde istikrar ve büyüme rakamları açısından ele aldığımızda üç dönemin olumlu olarak net çizgilerle öne çıktığını görmekteyiz.

Atatürk Dönemi:1923-1938 arasında savaştan çıkmış yeni Türk devleti önce zaruri ihtiyaçları daha sonra da temel ürün ve metaları üretecek fabrikaları kurarak doğrudan veya dolaylı tarımın büyümesini sağlamıştır.

DP Dönemi: Siyasi çizgisi bakımından çiftçi ve köylüye özel bir önem veren Menderes hükümetleri tarıma olağan üstü bir bütçe ayırarak 10 yıllık bir büyüme sağlamışlardır.

AP Dönemleri:1963-1967 yıllarında ekonomik büyümeyi % 11 ortalamalarında gerçekleştirirken %19’luk bir büyüme ile tarımda en yüksek gelişmelerden birisi sağlanmıştır.

Son yıllarda ise tarımsal büyümede dalgalanmalar hakim durumda.Büyüme rakamları birbirinden aşırı oranda farklılıklar göstermekte. Son 15 yıllık dönemde kriz yılları hariç olmak üzere yapılan tarımsal büyüme hesaplamalarında , tarım sektöründeki ortalama yüzde 4,1 büyüme ve bunun sonucunda tarımsal üretim değeri olarak Türkiye’nin dünyada yedinci, Avrupa’da birinci ülke hâline gelmesi tespitlerini , bakanlık yetkilileri uygulanan tarım politikalarının etkisi olarak açıklamaktadırlar

Acaba böyle mi?

2014 yılı ikinci ve üçüncü çeyreğinde gerçekleşen tarım sektöründeki sırasıyla yüzde 2,6 ve yüzde 4,9 daralmaları benzer yaklaşımla izah etmek oldukça zordur.

Diğer taraftan muhalefet de, tarım sektöründeki olumsuzlukları, tamamen yanlış tarım politikalarıyla açıklamaya çalışmaktadır. Bu da tamamen doğru değildir.

Doç. Dr. F. Aylan Arı’nın “TÜRKİYE’DE TARIMIN EKONOMİDEKİ YERİ VE GÜNCEL SORUNLARI” makalesinde belirttiği gibi:

Türk tarımının içinde bulunduğu durumun tespiti ve çıkmazların çözümlenmesi gerekmektedir.

“1980’lerden sonra, değişen ülkesel ve uluslararası koşullar yeni fırsatları yaratırken, tarım ve gıda sektöründe farklı yaklaşımlar ve reform gerekliliği gündeme gelmiştir. Mevcut politikaların etkinliğini yitirmiştir.”

“İçinde bulunduğumuz küreselleşme sürecinde tarım Avrupa Birliği ile entegrasyonda öncelikle geliştirilesi gereken bir sektör olarak belirmektedir.

“Dünya Bankasının liberalleşme politikaları ve Dünya Ticaret Örgütü kuralları karşısında zorlanmakta ve uyumu güçleştirmektedir. “

“Bugüne kadar uygulanmakta olan kendi kendine yeterli olmaya yönelik politikaların çok taraflı anlaşmalarda yer aldığı şekliyle, gerekli görülen Tarım Reformları çerçevesinde değişerek, ülkelerin önemli ürünlerde kendine yeterli olma politikaları yanında karşılaştırmalı üstünlüğe sahip ürünleri yetiştirmeleri ve piyasa fiyatlarına hassasiyeti artırıcı politikaların benimsenmesi öngörülmektedir.”

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.