Takip Et

2. DÜNYA SAVAŞI YILARINDA TÜRK TARIMI VE VERGİLENDİRİLMESİ

Toprak Mahsulleri Vergisi:

İkinci Dünya Savaşı yıllarında toprak mahsulleri vergisi ile tarımsal gelir yeniden mükellefiyet altına alınmıştır (382).

Bu vergi âşarın değişik şekilde yeniden yürürlüğe girmesi şeklinde yorumlanabilir. Verginin mali amacı, İkinci Dünya Savaşı esnasında devlet hazinesine gelir sağlamaktı. Sosyal amacı ise, 1942 yılında tarım dışı kesimde uygulanan ve büyük tepki çeken Varlık Vergisi’nin bir uzantısı sayılabilecek bu vergiyle köylü kesimini vergilendirerek, söz konusu tepkileri bir ölçüde hafifletmek idi (383).

Toprak mahsulleri vergisi’nin Osmanlı döneminde uygulanan âşardan farklı yönleri bulunmaktaydı. Öncelikle bu vergi, doğrudan devlet eliyle toplanacaktı; iltizam usulüne müsaade edilmiyordu. Bazı ürünler için mükelleflerin beyanları mahalli takdir komisyonlarınca denetlendiktensonra vergi matrahı olarak kabul edilecekti. Fakat toplam tarımsal üretimin büyük bir yüzdesini oluşturan hububat için (mısır ve pirinç hariç) vergi matrahı hasat yerinde bir maliye memuru ve bir de mahalden seçilmiş memur tarafından ürün ölçülmek suretiyle yapılacaktı. Ölçme yapılmadan önce köylü ürününü ambarına kaldıramayacaktı. Ürün hasat edildikten sonra ölçülmeye hazır olduğu zaman vergi mükellefleri ölçme işini yapacak görevlileri davet edebilecekti. Ölçüm yapacak görevliler, davetten sonra iki gün içinde ölçme işini yapmak zorundaydılar (384).

Toprak mahsulleri vergisi’ni uygulamanın ilk yılında, bu verginin tespit ve toplama yönteminin hükümet için yüksek maliyetli, mükellef için de çok sıkıcı olduğu görüldü. Yeni toprak ürünleri vergisinin asıl sakıncası ölçme işinin harman yerinde yapılmasından doğuyordu. En önemli ürün grubunu oluşturan tahıl için harmanda ölçme yöntemi kabul edildiğinden, çok sayıda ölçücü ve tahmin memuru ile harman bekçisi görevlendirmek gerekiyordu. İlk uygulama yılında elde edilen vergi hasılatının üçte biri tarh ve tahsil masraflarına gitmişti. Ayrıca toplanan gelir resmi tahminlerin yarısına ancak ulaşmıştı. Bu durum kaçakçılığın yüksek düzeyde olduğunu göstermekteydi. Bu başarısızlık, hükümetin Toprak mahsulleri vergisi’ni önemli ölçüde değiştirmesine neden oldu. Yeni yasa, yerinde ölçme yoluyla vergi toplama yöntemini terk etti ve denetimli beyan usulünü bütün ürünler için kabul etti. Bu yasaya göre, ürün tahmini dört hükümet temsilcisinden, dört de mahalden seçilmiş üyeden oluşturulan Tahmin Komisyonları’nca yapılacaktı. Tahmin önce vergi ödeyen birimler, yani köyler tarafından, birimi teşkil eden çiftçilerin beyanı üzerine yapılacaktı. Böylece ilk tahmin bir çeşit kolektif beyan olmaktaydı. Tahmin Komisyonları da takdirlerini şu verilere dayandırmaktaydılar: 1. Mükellefin mahsul beyannamesine, 2. Maliye Bakanlığı memurlarınca yapılan inceleme ve tahkikata, 3. Vergi birimlerinin beyanlarına, 4. Mahalde kurulan Vukuf Heyetleri’nin (bunlar bir hükümet mümessili ve iki de Tahmin Komisyonlarınca tayin edilmiş mahalli üyelerden kuruluyordu) tahminlerine dayanacaktı (385). 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.