Toprak mahsulleri vergisine tabi ürünler şunlardı: a) Hububat: Akdarı, arpa, buğday, çavdar, çeltik, kumdarı, kaplıca, kuşyemi, mahlût, mısır, yulaf, b) Bakliyat: Bakla, bezelye, börülce, fasulye, mercimek, nohut, c) Diğer mahsuller: Afyon (sakız), antep fıstığı, ay çiçeği, fındık, kendir (tohum), keten, kuru incir, kuru üzüm, narenciye, pamuk, pancar, patates, susam, tütün ve zeytin. Bazı ürünlerin vergisi aynen, bazılarınınki ise nakden tahsil olunmaktaydı. Vergisi aynen alınan ürünler; hububat grubuna girenler; akdarı, arpa, buğday, çavdar, çeltik, mahlût, mısır, yulaf, baklagiller grubuna girenler; bakla, bezelye, börülce, fasulye, mercimek ve nohut, diğer mahsullerden; pamuk ve zeytin idi. Bunların dışındaki ürünlerin vergisi nakden tahsil edilmekteydi (386).
Ancak söz konusu verginin kaldırılmış olması çiftçinin sıkıntısını yok edememiştir. Çünkü köylülerin önceki dönemden kalan vergi borçlarını ödemeleri gerekmekteydi. Oysa mükelleflerin (köylülerin) önemli bir kısmı, %15-20’si, vergi borcu artıklarını ödeme gücünden yoksundu.
Bu verginin bir kısmının şimdiye kadar tahsil edilememesi borçlu kalan mükelleflerin çok fakir olmalarından ve ödeme kabiliyetlerinin yokluğundan ileri gelmiştir. 1945 senesindeki kuraklık, halen dahi devam eden İkinci Cihan Harbinin ekonomik alanda yarattığı düzensizlik bunların ödeme kabiliyetsizliklerini daha da artırmış bulunmaktadır. Bu sebeplerle bu mükellefler üzerine şimdiye kadar yapılan ciddi takipler müspet netice vermemiştir. Bunlardan başka miktarı 22 milyon lira olan Toprak mahsulleri vergisi artıklarının bu verginin umumi tutarı olan 250 milyon lira ile yapılan mukayesesinde de bunun normal bir vergi bakiyesinden başka bir şey sayılamayacağı tezahür eder (387).
Bu bakımdan tarım hâlâ çoğu ülke için öncelikli ekonomik gelişme alanlarından birini oluşturmaktadır. Öte yandan bugün çoğu gelişmiş ülkenin ekonomik gelişimi incelendiğinde tarım sektörünün, kalkınma sürecine büyük katkılar yaptığı görülecektir. Çoğu ülke tarım sektöründe sağlanan gelişmeler ve bunun neticesinde elde edilen verimlilik artışlarıyla, hem bu sektörü modernize etmişler ve hem de buradan sağlanan fonlarla diğer sektörlerin gelişimine katkıda bulunmuşlardır (388).
Bütün bu sebeplerle bu verginin taksitlendirilmesi yoluna gidilse dahi tahsiline imkân bulunamayacağı, beyhude emek ve masraf ihtiyarından başka bir netice vermeyeceği ve üstelik de vatandaşların huzursuzluğuna sebep olacağı kanaatine varmış ve bu sebeple Tarım Komisyonunun kararı veçhile bu artıkların tamamen affının uygun olacağına Komisyonumuzda çoğunlukla karar verilmiştir” (389).
Bu verginin miktarı ilk kanunda %8 -12 arasında değişmekteydi. Bir yıl sonra çıkarılan ikinci kanunda ise vergi oranı tüm ürünler için %10 olarak belirlenmiştir (390).
Verginin tarh ve tahsil tekniğinde yapılan ıslahatın sonucu ikinci uygulama yılında verginin idari maliyeti büyük ölçüde düştü. Ayrıca kolektif bildirim esası da vergi kaçırmayı azalttı. Alınan bu önlemler sayesinde vergi hasılatı yükseldi. 1945 ve 1946 yıllarında tahsil edilen vergi miktarı 66 milyon TL. ye ulaştı.
1943-46 arası yürürlükte kaldığı süre içinde tahsil edilen toprak mahsulleri vergisi yekunu 233.5 milyon TL. olmuştur. Verginin toplam maliyeti ise 38.9 milyon TL. yi bulmuştur (391).
Verginin tespit ve tahsili konusunda yapılan iyileştirmeler verginin adaletsiz bir uygulama olarak görülmesi gerçeğini değiştirememiştir. Savaş yıllarında seferberlik altında tutulan orduyu beslemek için salının bu vergi, halkta büyük bir hoşnutsuzluğa yol açmış ve 1 Ocak 1946 tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır (392).
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.