Tarım, insan neslinin devamı için ilk ve gerekli madde olan gıdayı ürettiği için tüm toplumların vazgeçilmez sektörüdür. Bu bakımdan, ülkemiz gibi baskın sektörlerin (inşaat, enerji, maden, ticaret, hizmetler, turizm) öne çıkarıldığı az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler hariç olmak üzere gelişmiş ülkelerin önceliği tarımsal üretim,öncelikli sektörü de tarımdır.
Bunun yanında sanayiye,turizme,ticarete ham madde sağladığı için de tarım diğer sektörlerin tedarikçisi durumundadır.
İstihdam sağladığı içinde tarım ülke ekonomileri için vazgeçilmezdir.
Gıda açısından milli tarımın varlığı dışa bağımlılığı engellemektedir.
Tarımın zayıf karnı ise iç ve dış müdahalelere açık olması,üzerinde rahatlıkla operasyonların yapılabildiği bir sektör olmasıdır.Bu bakımdan gelişmiş ülkeler tarımlarını sürekli kontrol altında tutmakta müdahalelere elden geldiğince izin vermemektedirler.
Özellikle ABD gibi ülkeler tarımsal üretim,ihracat ve ithalat politikalarını savunma,sanayi başta olmak üzere diğer sektörlerle eş bazen daha üstün tutmaktadırlar.
Bizde ise maalesef başta Ziraat Odaları,Ziraat Mühendisleri Odaları,çevre örgütleri,milliyetçi ve ulusalcı çevreler tarımı,tarım çevresini korumak için gayret sarf ederlerken pek çok kesim tarımın uğradığı müdahale ve operasyonlara ilgisiz kalmaktadırlar.
Belirli siyasi kesimler ise inşaat, enerji, maden, ticaret, hizmetler, turizm,ithalat,ihracat sektörleri lobilerinin etkileri altında ya tarım sektörü aleyhine kararlar almaktalar ya da tarım sektörü ile bu sektörlerin çıkarlarının çatışması,kâr hadlerinin paylaşılması konularında bu sektörlerin yanında yer almaktadırlar.
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan itibaren milli devletin ekonomik bağımsızlığını tarım üzerine inşa etmiştir.Cumhuriyetin ilk hedefleri olan üç beyaz “şeker,un ve kumaş” tarı üretiminin eserleridir.Ancak ilerleyen dönemlerde hükümetlerin oy sosyal tabanı tercihleri dolayısıyla tarım ihmal edilmiş,tarımın milli gelirden aldığı pay azalmış,bu pay başka sektörlerin zenginleşmesinde kullanılmıştır.
Böylece hizmet sektörünün lider,sanayinin ise ikinci sektör olması durumu ortaya çıkmıştır.Günümüzde ise maden,inşaat,enerji sektörleri en çok korunan,kollanan ve desteklenen sektörler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu sektörler de kendilerine gösterilen bu ayrıcalığı çoğu zaman kötüye kullanmış, tarım sektörünü horlarken çoğu zaman da aldatılması kolay bir sektör olarak düşünmüş ona göre tarımsal alım politikaları geliştirmişlerdir.Aldatamadıkları zamanlarda ise bu sektöre düşmanca tavır takınmışlardır.
Her ne kadar dile getirilmese de günümüzde,ülkemizde görülmeyen sektörler arası bir rekabet sürmektedir.Korkulan odur ki bu ekonomik rekabet düşmanlığa dönüşmesin.
Bu ekonomik mücadelede tarım dışındaki sektörler,sorunlar ortaya çıktığında çoğu zaman el sıkışarak ,anlaşarak sorunu çözümlerken tarım sektörü ile konuşmaya dahi tenezzül buyurmamaktadırlar.
Çözüm olarak da: “Üreticinin elinden ürününü nasıl bedavaya alırım?”
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.