Bu yazımızın Türkiye’deki siyasi gelişmeler, partiler ve kişilerle bir ilgisi bulunmayıp, Orta Amerika’ya ait bir siyasi tarih özetidir.
Olaylarımız Orta Amerika ülkesi El Ekuadoor’da geçmektedir.1920 yılında İngiliz, Fransız, Hollandalı, Alman, İtalyan silahlı güçlerinin işgaline uğrayan El Ekuadoor, üç yıl süren işgal sonrasında verdiği destansı bağımsızlık mücadelesi ile yeni bir devlet kurarak 20 yıl süren tek parti iktidarı ile gelişmeye ve yeni modern bir toplum oluşturmayı başardılar. Dönemin iktidarı ve devlet kurucusu Rupeblicano Pueplo Party (RPP)’nin İkinci Dünya Savaşı’nda savaş harici kalmayı başararak ülkeyi ve vatandaşları insani ve ekonomik zayiattan korunmayı başarsa da savaş yıllarının sıkıntıları ve tüm dünyada gelişen çok partili demokrasi akımına uyan El Ekuadoor demokrasisi yeni bir partiyi Democratiky Party (DP)’yi iktidara getirdi. DP iktidarı ise (RPP) ve onun tecrübeli lideri ve bazı askerlerin işbirliği ile iktidardan darbe ile al aşağı edildi. Ülke her on yılda bir askeri darbelere maruz kalmaya başladı.
Birinci askeri darbenin ardından ülkede iç savaş belirtileri ortaya çıkmaya başladı. Önce Sovyet Rusya, daha sonra Kızıl Çin ve Küba El Ekuadoor’un hem rejimini komünistleştirmek hem de topraklarını ele geçirmek için kıyasıya bir mücadeleye giriştiler. Önce üniversitelere sonra işçi ve memur sendikalarına el attılar. Devlete ve silahlı kuvvetlere karşı başkaldırı büyürken bağımsızlık yanlısı milliyetçi aydın ve gençler de kendi aralarında örgütlenmeye, Çin, Küba, Sovyetler güdümündeki yazar, öğrenci, işçi, gazeteci, sendikacıların oluşturduğu sol/sosyalist/komünist bloğa karşı Nacionalist Activite Party (NAP)’ ı kurarak siyasi mücadeleye atıldılar.
Çok az sayıda milletvekili ile parlamentoda siyasi, sokaklarda ise sol bloğa karşı da ülkeyi kaybetmemek için silahlı mücadele verdiler. Bu mücadele esnasında binlerce mensubu sol gerillaların kurşunlarına hedef olarak dünyalarını değiştirdiler.
Ancak ikinci askeri darbe NAP’ın da kaderini değiştirdi. Askeri cunta sokaklarda çatışanların saflarına bakmaksızın yakaladığını içeri aldı. Her iki kesimden pek çok kişiyi suçlu/suçsuz demeden, askeri mahkemelerde usulsüz yargılamalarla idam sehpalarına gönderdi. Bu darbeden en büyük yarayı NAP aldı.
Askeri darbenin ardından yapılan seçimlerde önce liberal görüşlü partiler iktidara gelirken, iktidarları olan ekiz yıllık sürecin ardından Katolik inancındaki Juctiva Desarallo Party (DSP) büyük bir çoğunlukla iktidara geldi. Bu arada NAP zaman zaman parlamento dışında kalsa, gençlik örgütünün aktivitesine, aydın ve yazarlarının üretici güçlerine, kendisini destekleyen memur sendikalarının gücüne rağmen az sayıda milletvekili ile parlamentoda yer alabildi. Ancak tarihi misyonuna göre El Ekuadoor siyasetinde etkisi oldukça azalmıştı. Zaman zaman kendi milli ideolojisi ile çelişkiye düşerek DSP politikalarına destek dahi olmaktaydı. Bu da kendi tabanında ve diğer partilere ait seçmenlerden tepki görmekteydi.
DSP’yi iktidara taşıyan lideri silahlı kuvvetleri, iş dünyasını, maliyeyi, basını, televizyonları ele geçirmiş; kilise ve kilise dışı dini gruplarla yaptığı işbirliği sonucu pek çok muhalif yüksek rütbeli askeri de tutuklatmıştı. Gazeteci, yazar ve pek çok muhalif de askerlerle aynı kaderi paylaştılar. Dini gruplardan devlet içinde en güçlü olanı emeklerinin ve ortaklığın bedeli olarak devletin yarısını talep ettiler. DSP lideri ile aralarındaki anlaşmazlıklar giderilemez boyutlara ulaşınca liderin ve çevresinin yolsuzluk dosyaları ortaya dökülmeye başladı. Ülke yeni bir kaosa sürüklenirken DSP lideri halkın yarısından fazlasının oyu ile devlet başkanı seçildi ve yeni saraya yerleşti.
Bu arada NAP etkisizliğini sürdürürken yeni seçimlerde yıllardır mücadele ettiği ülkeyi bölmeyi amaçlayan Libertad Pueblos Pary (LPP) ile beraber üçüncü parti olarak seçimlerde görünür bir başarı elde etti.
Hiçbir partinin tek başına iktidara gelemediği seçimlerde baskı grupları DSP –NAP koalisyonunu inşa etmek için NAP’ı her alanda sıkıştırmaya başladılar. DSP ile işbirliği ve koalisyonunun partilere vereceği zararı çok iyi hesaplayan PPP ve LPP, hükümette yer almazken NAP, artık son kullanma tarihi yaklaşmakta olan DSP ile hükümet kurar. DSP’nin kurnaz yöneticileri, ellerindeki basın yayın organları, finans çevreleri ve kamuoyu etkisini çok iyi kullanarak, hükümetin tüm sevaplarını kendilerine, günahlarını ise NAP’a yüklediler.
Hükümette NAP’tan çok LPP ile ortaklık yaptılar. Ülkenin güneyinde LPP’nin desteklediği büyük ve ABD destekli yeni bir devletin kurulması politikalarına izin verdiler. NAP, kendi milli politikaları ile çelişen iç ve dış politika adımlarına ortak olmaktan dolayı halkın gözünden iyice düştü.
Sonuçta ülkenin bağımsızlığının 100. yılı kutlamalarının öncesi yapılan iki seçimde de NAP parlamento dışında kalarak kendi taraftarlarına ve halka çok büyük bir hayal kırıklığı yaşatırken hala partiyi terk etmemiş olan ak sakallılar çeyrek asır önceki bilge liderlerini hatırlayarak “ah” çekmekteydiler.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.