Mevcut ekonomik durumda toplumun bazı ve çok düşük sayı ve orandaki üst gelir grubu hariç olmak üzere hemen hemen alt ve orta gelir grubu içerisinde finans sıkıntısı çekmeyen ve borçlu olmayan gelir grubu bulunmamaktadır.
Kredi Kayıt Bürosu, Türkiye Tarımsal Görünüm Saha Araştırması 2019,adlı araştırmasında bu konuyu da istatistiki olarak ortaya koymuştur.
Bu araştırmada “çiftçilerin öz kaynak dışındaki finansman kaynaklarını anlamak amacıyla “tarımsal üretim” için son 3 yılda hangi borçlanma kaynaklarını kullandıkları sorulmuştur. Bu soruya her 10 çiftçiden 3’ü “banka kredisi” cevabını vermiştir. Her 10 çiftçiden biri ise borçlanma kaynağı olarak tarım kredi kooperatiflerini belirtmiştir. Bu ikisini aile ve yakın arkadaş çevresinden borç alanlar takip etmiştir.
Frankfurt School’un 2016 yılında gerçekleştirdiği saha araştırmasında, bankalardan kredi kullanan grubun %47 olması, son 3 yılda kredi kullanımının azaldığına işaret etmektedir. Bu durumu doğrulayacak şekilde, Türkiye’de özellikle 2018’in ikinci yarısından itibaren tarım kredileri toplam hacminin duraksadığı bilinmektedir. 2019 yılı Haziran ayı itibarıyla yıllık tarımsal ÜFE’nin %26,3, gıda TÜFE’nin %27,2 olduğu bir ortamda toplam tarımsal nakdi kredilerin14 sadece %8,8 oranında büyümüş olması bu duraksamaya, hatta reel olarak gerilemeye işaret etmektedir.
Araştırma sonuçları Türkiye’de tarımsal girdi satıcılarının, çiftçinin finansmanında tarımsal ürün alıcılarından daha etkili olduğunu da göstermiştir. Girdi bayilerinin sağladığı vadelerden faydalanarak üretim yapan çiftçi oranı (%6), alıcılardan avans alan çiftçilerin (%3) iki katı kadardır. 2016 saha araştırmasında da benzer bir sonuç elde edilmiştir. Alıcı finansmanının artması Türkiye’de sözleşmeli üretimin artmasına bağlıdır.
Finansman sorusunu çiftçilerin %55’i “hiç borç almadım” olarak cevaplamıştır. Dolayısıyla bu çiftçiler faaliyetlerini öz kaynaklarıyla gerçekleştirmektedir. Son yıllarda yapılan farklı araştırma ve analizlerde de Türkiye’de toplam çiftçi sayısının yaklaşık yarısının krediye erişimi olmadığı veya kredi almayı tercih etmediği tespiti yapılmaktadır. Bu çiftçilerin neden kredi tercih etmedikleri veya krediye erişim problemleri ayrıca irdelenmelidir çünkü araştırma kapsamında borç almadan tarımsal üretime devam eden %55’lik çiftçi grubunun tarımsal yapıları ve faaliyetleri incelendiğinde diğer çiftçilerden belirgin farkları olmadığı gözlenmiştir.
Dikkat çekici bir ayrıntı olarak, hayvancılık faaliyetinin bu çiftçilerde daha yüksek olduğu görülmüştür. “Hem hayvansal hem bitkisel üretim” ve “sadece hayvansal” üretim yapanların toplam oranı bu grupta %68 iken, geri kalan çiftçilerde %54’tür. Dolayısıyla hayvancılıktan elde edilen sık ve sürekli nakit akışının da krediye olan ihtiyacı azaltmış olması muhtemeldir. Diğer yandan, finansman kullanmama nedeninin sadece pozitif gerekçelerden kaynaklanmayacağı, bu üreticilerin bir kısmının finansmana erişim sıkıntısı yaşıyor olabilecekleri de unutulmamalıdır.
Bankalardan kredi kullanan çiftçilere kredilerinin ana konusu sorulduğunda, her üç çiftçiden ikisi “üretimin finansmanı için” cevabı verirken, çiftçilerin %44’ü “yatırım finansmanı için” kredi kullandıklarını söylemiştir. Ayrıca, çiftçilerin üçte biri ise tarım-dışı (diğer) amaçlar için de kredi aldıklarını belirtmiştir.
Araştırmaya katılan çiftçilerin büyük çoğunluğu tarımsal üretim (işletme) kredisine (%83) ekimden sonra gübreleme, sulama, ilaçlama gibi faaliyetler esnasında başvurmaktadır. Üretim döngüsünün başında, ekim-dikim zamanında başvuran çiftçi oranı da yüksektir (%57). İşçilerin yoğun kullanıldığı ve hasadın yapıldığı dönemlerde ise kredi talebi doğal olarak azalmaktadır. Hasat zamanı bankalara başvuran çiftçiler ürünlerini depolayan veya ürününü satıp alacaklarını bekleyen çiftçiler olabileceği gibi, vadesi yaklaşan başka kredilerini ödemek isteyen çiftçiler de olabilecektir. Bankaların hasat zamanı talep edilen kredilerde dikkatli davranarak kredi amacını sorgulamaları önem arz etmektedir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.