Cumhuriyetin ilk yıllarında acil ihtiyaç kapsamına giren gıda ürünleri ve bu ürünlerin pazarlama sorunu ile günümüz pazarlama sorunları arasında çok büyük farklılıklar bulunmaktadır.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ekonomik gelişme tarımsal üretimin artışıyla bir arada paralel olarak gelişmektedir. Ülkemiz ekonomisinin doksan yıllık gelişim sürecini ele aldığımızda Türkiye milli geliri içinde tarım sektörünün payı giderek küçülmüştür.
Bunun da en önemli nedeni ekonomik kalkınma süreç ve planlamalarında tarımın ikinci planda değerlendirilmesidir. Gerçekte ise bu anlayış ekonomik kalkınma sürecini sekteye uğratan bir yaklaşım biçimi olmuştur. Müsebbibi de siyasi kadrolar ve bu kadroların yönetimindeki ekonomi üst bürokrasisidir.
Tarafsız ekonomistlerin tarım-sanayi ilişkisi ile ilgili olarak genel ve bilimsel düşünceleri “Tarım sektörü ve üretici kesim üretimden tüketime kadar iktisadi hayatı etkiler. Tarımsal üretimde sermaye birikimi bollaştıkça ekonomide sanayileşmenin gerçekleşeceği ve iktisadi gelişmenin hem tarım dışı kesimlerin hem de tarımın gelişmesi ile bir arada görüleceği ifade edilmektedir.” )Kazgan; Gülten Tarım Ekonomisi ve İktisadi Gelişme. S 241).
Cumhuriyetin ilk yıllarında üretim köylü ve çiftçi tarafından meydana getirilirken şeker ve un başta olmak üzere devlet yönetim ve teşviki ile sanayici-devlet işbirliği ile gerçekleşti.
1999-2002 yılları devletin yılı tarımsal üretimin pazarlanmasından çekildiği dönemdir.KİT olarak adlandırılan TARİŞ,FİSKOBİRLİK,ÇUKOBİRLİKİANTBİRLİK-TRAKYA BİRLİK gibi üretici kooperatifleri devlet desteğinden mahrum bırakılınca piyasalar tarımsa üretim pazarlaması açısından bir çeşit kaos ortamına sürüklendi.
2004’ten itibaren ise Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) nispeten hariç olmak üzere tarım ürünleri pazarlamasında rol alan pek çok devlet kuruluşu özelleştirilerek pazarlama sistemi dışına çıkarıldılar.
Et ve Balık Kurumu A.Ş. (EBK), Süt Endüstrisi Kurumu (SEK), Çaykur gibi kurumların tümden ya da bir kısmının özelleştirilmesi ya da yapısal değişimler geçirmeleriyle piyasalar bu kuruluşları satın alan veya aynı sektörlerde üretim ve pazarlama yapan kişi ve firmaların inisiyatifine girmiştir.
Destekleme alımları 2001 yılında sona ermiş ve bu tarihten sonra TMO tarafından yapılan alımlar müdahale alımlarına dönüşmüştür. Bu durum da tarımsal ürün ve gıda fiyatlarının oluşmasında üreticileri rol sahibi olma pozisyonunun dışına itmiştir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi TMO yaptığı destekleme alımları ile buğday başta olmak üzere tahıl, fındık piyasalarındaki Pazar düzenleyici ve fiyat belirleyici en önemli aktör olmuştur.
Bununla birlikte TMO alım yaptığı ürünlerde halen konumunu korumakta ve piyasayı yönlendirmektedir. TMO’nun belli bir süre de olsa fındık alımı yapmış olması kurumun alım yöntemlerinin yanı sıra, alım politikalarında da önemli değişime neden olmuştur.
Ancak son aylardaki döviz kurları ve Türk ekonomisine karşı düzenlenen oyunlar devleti piyasalara ve fiyatlara müdahale etme zorunda bırakmıştır.Özellikle tarım ürünleri ve gıdanın üreticiden satın alındıktan sonra fiyatının hızla artması,devamında enflasyonun yıllık % 25’lerin üzerine tırmanması bu müdahalenin nedeni olmuştur.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.