Önceki yazılarımızda Türk pamukçuluğunun önündeki en büyük engelin pamuk ithalatı olduğunu belirtmiştik. Bu ithalat 2000 yılında 570 tona kadar yükseldikten sonra geçtiğimiz yıllarda daha da artarak dolar bazında 2013 rakamlarına göre 2 milyar 200 bin dolara ulaşmıştır.
Türkiye’de ve Aydın’da dekar başına üretim son 50 yılda neredeyse yüzde 100’lere, lif veriminde ise yaklaşık 40 yıl öncesine göre iki kat artmasına rağmen Türk pamukçusu niçin kazanamamaktadır? Bu sorunun cevabını Türk tarımının genel yapısal sorunları, tarımı desteklemede takip edilen politikalar, genel üretim ve standart sorunları arasında aramak gerekir. ABD’den AB’ye, Güney Amerika’dan Orta Asya’ya tüm tarım ülkelerin pamuğun gıda, su, petrol kadar değerli bir madde olduğu düşüncesinde iken ülkemizde pamuk tarımına gereken önemin verilmemesi düşündürücüdür. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bütçesine 2006 yılında konulan yurt içi hasılanın yüzde 1'inden fazlasının tarıma ayrılması yasa hükmü gereğince uygulanamamış 2013 yılında 17 milyar TL ayrılması gerekirken 9,7 milyar TL ayrılması tarım ürünlerine ve pamuğa verilen desteklemelerin de kısıtlanmasına neden olmuştur.
ABD, Çin, Hindistan, Pakistan, Yunanistan gibi ülkelerden yapılan pamuk ithalatına fonlamalar ve gümrük kapıları değişikliği ile zorlamalar getirirken Türkmenistan ve Özbekistan ile uluslararası kalıcı ticari işbirliği Türk pamukçuluğunun lehine olacaktır.
Türkiye’deki pamuk ve pamuktan beslenen ilgili diğer sektörler haliyle pamuk alanlarının genişlemesini bekler, Türk pamuk üretiminin kendi kendine yeter hale gelmesini arzularken fiyatlar nedeniyle pamuk alanlarının daralması doğrudan Türk ekonomisine zarar vermektedir. İthal pamuk yerine Türk pamuğunun kullanılması hem katma değeri artıracak hem de cari açığı azaltacaktır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin, yaklaşık 350 bin hektardan fazla ekim alanı ve 460 tondan fazla lif üretimi ile en önemli pamuk üretim alanı haline gelmesi Türk pamukçuluğunun potansiyeli açısından bir ümit haline gelmişken bu bölgedeki pamuk tarımındaki eğitimsizlik ve standart dışı üretim de bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Ege ve Aydın çiftçisi standart ve üretim ile ilgili sorunları büyük ölçüde aşmış, dekar başına ve lif veriminde zirveye oynamaktadır. Çeşit seçiminde daha bilinçli davranılmakta, bitki beslemede ve zirai mücadelede sıkıntılar en aza indirilmiş durumdadır. O halde geriye hangi sorunlar kalmıştır?
Çok çeşitli ve verimli pamuk tarım alanlarının genişletilmesi gerekmektedir.
Hastalıklara zararlılara ve su eksiklik ve azlığından kaynaklanan unsurlara karşı dirençli ve dayanıklı pamuk çeşitlerinin geliştirilmesi, insan gücüyle yapılan işlemlerin (çapalama, hasat) azaltılması ve maliyetlerin böylece azaltılması.
Üretim girdilerinin (enerji, tohum, gübre, su, ilaç, alet-donanım) en yüksek oranda etkili kullanılması ve bu konuda, üreticilerin eğitilmesi. Tohumluk sertifikasyonu kurumunun yeniden ele alınarak güçlü yetkilerle donatılması ve yapılandırılması;
Pamuk üreticilerinin, pamuk standardizasyonu konusunda bilinçlendirilmesi.
Ülkemizdeki pamuk alanlarının küçük ve çok parçalı arazi yapısı, pamuk üretiminin ekonomik işletme yapısına dönüşümünü ve makineli hasadın yaygınlaşmasını engellemektedir. Ancak Mayıs 2014'te yürürlüğe giren 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi kullanımı Yasası bu konuda eksiklik, yanlış ve engellemelere rağmen iyi bir fırsattır. Bu da pamuk üreticisine büyük ölçüde geniş arazi kazanmasına yardımcı olacaktır.
Pamuktaki yabancı madde ve özellikle tağşiş sorununun çözümlenebilmesi için makineli hasadın teşvik edilmesi. Ege pamuğuna yüksek fiyat verilmesinin ithal pamuklarda olduğu gibi, fiyat dengesi sağlamak bakımından Çukurova ve GAP bölgesi pamuklarının bu bölgeye taşınmasına ve farklı kalitedeki pamukların birbirine karıştırılmasına neden olduğu ve Ege pamuğunun bu yüzden imaj kaybına uğradığı için bu konuda bağlayıcı hükümlerin yönetmeliklerle belirlenmesi.
Sektördeki tüm tarafların pamuktan olan beklentilerinin belirginleştirilmesi; Problem ve sorumlulukların açıkça ortaya konması; her kesimin kendi sorumluluk ve görevlerini yerine getirmesi, kurumlar arasındaki iletişimin sağlanması
Kütlü pamuk standartlarının oluşturulması, Pamuk sınıflandırma ve kontrol sisteminin DTSGM ve Ticaret Borsaları tarafından, birliktelik içinde yapılması.
Tüm bu sorunların çözümlenebilmesi, bu sorunların faydacı ve her kesimin çıkarına hizmet edecek şekilde bir şekilde tartışılabilmesine, bu konularda araştırmalar yapılmasına, bilimsel verilerin akılcı
bir biçimde uygulamaya aktarılmasına; pamuk üreticisi, tüccar, çırçırcı, iplikçi, sanayici ve ve ilgili diğer ilgili tüm kesimlerin sıkı bir işbirliği içinde olabilmelerini sağlayabilecek, istikrara yönelik bir yapı oluşturması ve uygulanması.
Hükümet'e ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na düşen ise pamuğun stratejik önemine uygun olarak desteklenmesi, girdilerde özellikle mazotta maliyet azaltılmasına gidilmesi, desteklemenin, pamuğun yarattığı katma değer, iç piyasadaki yeri ve ihracattaki rolü ve getirisine paralel olarak hakkaniyetle ve tatmin edici bir şekilde ve süreklilik kazanarak, belli esaslara bağlı şekilde tespit edilmesi.
Türk pamuk üreticisine düşen ise çağın modern üretim tekniklerine bir an önce uyum sağlayarak ısrarla pamuk üretimini sürdürmesidir.
Pamuk üretmek, Türk çiftçisi için milli bir görevdir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.