Büyük Menderes’i kirleten kaynakların başında havzada yer alan şehir ve beldelerin kanalizasyon atıklarının ve bunun yanında 500 bin nüfuslu Denizli şehrinin hem kanalizasyon hem de sanayi atıklarının geldiğini açıklamıştık.
Dün açıkladığımız gibi havzada yer alan şehir ve beldelerin neredeyse tamamı, atık kontrolü açısından denetimden uzak olup bu alanda herhangi bir bilimsel çalışma mevcut değildir ve neyin Büyük Menderes’i ne kadar kirlettiği konusunda bir araştırma da yoktur.
Bunun yanında kirlenme konusunda ne derece etkili olduğu tartışmalı olan konulardan birisi de Aydın’da kümelenmiş olan zeytinyağı tesisleridir.
Havzada sadece Aydın ilinde 270 civarında bulunan zeytin yağı üretim tesisi B.Menderes için ayrı bir kirleticilik kaynağı olarak görülmektedir ki, içeriği belli olan ''karasu”nun ne derece kirletici olduğu üzerinde geniş bir araştırma gerekmektedir. Öyle ki Bafa ve çevresinde bulunan birçok zeytinyağı fabrikasının atık karasuları ve evsel atıkları dereler ile B.Menderes'e bırakılmaktadır.
Zeytinyağı karasularının Büyük Menderes’in kirlenmesinde mevsimsel olan etkisi oransal olarak ne kadardır?
Diğer bir kirletici olan jeotermal tesis ve sistemler Sarayköy-Söke hattında,Büyük Menderes’in kuzeyinde, tarım alanları üzerinde çok geniş alanlar işgal edip bölge tarımını doğrudan ve olumsuz olarak etkilemektedirler.
SODYUM VE BOR TOPRAĞI BOZUYOR
Havzada kurulu bulunan jeotermal enerji tesisleri B.Menderes’e sodyum ve bor başta olmak üzere amanyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, alüminyum, klorür, bromür, florür, sülfat, nitrat, nitrit, hidrofosfat, bikarbonat, hidroasenat, bakır, civa, karbonat deşarj etmekte olup, reenjekte ettiklerini beyan eden böylesi tesislerin de çok sıkı denetim ve kontrollerinin de yapılması gerekmekte ise de yapılmamaktadır ki, Aydın’da yetiştirilen hububat ve narenciye ürününe bor başta olmak üzere sıraladığımız bu element ve bileşiklerin pek çoğu tarım bitkilerini, tarım topraklarını, sulama sularını olumsuz olarak etkilemekte, olumsuz etkileri tüm çıplaklığı ile ortada durmaktadır.
Yine Havzada tarımsal amaçlı yer altı sularının kullanımı da bor ve sodyum açısından başka bir kirletici işlevi görmektedir.
KUYULARIN SAYISI BİLİNMİYOR
Havzada sulama amaçlı açılan kuyuların sayısı kesin olarak bilinmemekte ve ayrıca bunun oluşturduğu kirlilik boyutunun yanında yer altı su seviyesinde oluşturulduğu etkiler de bilinmektedir.
Havzada başta Denizli de olmak üzere birçok maden ocağının (doğaltaş ve mermer) çevreye verdikleri olumsuz etkilerinin boyutlarını ortaya koyan bir araştırma, bir çalışma da yoktur. Bu sektörün atıkları rastgele yol kenarlarına, dere yataklarına, hatta hazine arazilerine bırakılmaktadır. Bunların yarattığı çevre kirliliğinin yanında, yarattıkları görüntü kirlilikleri de ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmakta, birçok ocak, üretim bittiğinde kendi haline bırakılmaktadır.
Havzada arazilerin tarımsal amaçlı kullanımı, arazilerin doğal özelliklerine göre değil, mülkiyet ilişkilerine göre işlemektedir. Havzada mevcut toprakların detaylı toprak etüt ve potansiyel arazi kullanım haritalarının Denizli ili hariç bugüne kadar yapılamamıştır. Eldeki mevcut veriler ise yeterli ve detaylı değildir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.