Aydın ili yakın siyasi dönemde İzmir ve Denizli arasında sıkışmış, iktidarlar tarafından önemsiz bir il konumunda görülmektedir.
Bunun da en önemli göstergesi Bakanlar Kurulunda bir bakan ile temsil edilmeyiş ile ortada durmaktadır.Aydın’lı son bakan Sayın Atilla Koç olup O’nun bakanlığı da bütçeden en az pay alan ve yatırımlarda son sıralarda bulunan Kültür ve Turizm Bakanlığı idi. Aydın’a önem verilmeyişinin önemli nedenlerinin başında seçmenin iktidar partisine yerel ve genel seçimlerde ve referandum oylamalarında yeterince destek çıkmamasından kaynaklanmaktadır.
Bir ay kadar önce Aydın Ziraat Odaları olarak Ankara’da yaptığımız temaslar esnasında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Ahmet Eşref Fakıbaba’yı Aydın’a davet etmiştik. Sayın Fakıbaba bu davete icabet etme inceliğini göstererek hafta sonunu Aydın’da geçirdi.
Öncelikle Sayın Fakıbaba hakkında kişisel özellikleri ile ilgili gözlem ve kanaatlerimizi yansıtalım.
Sayın Fakıbaba yeni bir Bakan olmasına rağmen Türk tarımı hakkında bilgi edinebilme açısından mesafe kaydetmiş. Ancak önünde bir bakanlık merkez bürokrasisi engelinin varlığı ve bu engelin Sayın Fakıbaba’yı zorlayacağı ortada.Sayın Fakıbaba çok önemli istismar,beceriksizlik,suiistimal ve tembellik dışında bakanlık kadrolarında köklü bir değişiklik niyetinde değilmiş gibi görünmekte. Ancak Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı üst bürokrasisinde çok önemli değişikliklere gerek bulunmaktadır. Çünkü Ankara’da masa başında alınan pek çok karar askıda kalmakta, reel tarım uygulamaları ile bağdaşmamaktadır.
İlk örneğini jeotermal konusunda gördük.Çevresi ve büyük bir ihtimalle bakanlık merkez bürokratlarından bazıları veya bir takım siyasi çevreler,maden enerji lobisinin tezi olan” Jeotermalin insan hayvan ve bitki sağlığına zararı ,tarıma olumsuz etkisi konusunda bilimsel araştırmalar yoktur” tutarsız tezini bakana iletmişler ki Sayın Fakıbaba “ben bilime önem veririm. Eğer zararı varsa gereğini yaparız” şeklinde maden-enerji lobisinin isteği doğrultusunda bir beyanda bulunması için yanlış yola sürüklendi.
Sayın Fakıbaba’nın kişiliğinden ve tıp doktoru olmasından kaynaklanan “insancıl” kişiliği hemen göze batmakta.Otoriter değil.Yaklaşımları hoşgörü dairesi dışına çıkmamakta.
Hemen bir örnek vereyim.Çine’de bir ziraat fakültesi öğrencisinin din tarikat ve cemaatlere dayandırdığı,bilim dışı,saçma sapan en yirmi dakikalık tarım uygulamaları ile ilgli konuşmasının bırakın bir bakan olarak dinlememeyi şahsi olarak ben dahi dinleyemez ,sabredemez sustururdum. Bu konuşmayı duyan ADÜ Ziraat Fakültesi’nin değerli mutlaka böyle bir öğrenciye sahip oldukları için üzülmüşlerdir.
Sayın Fakıbaba sözlerinde gayet samimi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı olmanın zorluğunun bilincinde. Nasıl zor olmasın ki ülkedeki çiftçi sayısı yaklaşık olarak 5 200 bin. Samimiyetle hizmet etme sevdasında.
Yarın devam edeceğiz.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.