Son yıllardaki şikayetlerimizin başında tarım alanlarının daralması gelmektedir.
Daha önceki çeyrek yüzyıllarda insan-doğa ikilisinin etkileri ile tarım alanları daralırken son elli yılda tarım alanlarının daralmasında insan etkisi daha fazladır.
“Küresel çapta yaşanan sıcaklık dalgaları, aşırı kuraklıklar, durdurulamayan orman yangınları, seller, kasırgalar gibi aşırı hava olaylarının meydana gelme sıklığı ve yoğunluğu artmakta, ortaya çıkan bu hava olaylarının insanlar ve tüm canlılar üzerinde bıraktığı etki de artmaktadır. Dünya genelinde ölçülen ortalama sıcaklıklardaki artış belirgin noktalara ulaşmış olup, 2019 yılının Temmuz ayı, Avrupa’nın Copernicus uydu izleme sistemine göre, 1880’lerde başlamış olan modern iklim datasında kayda geçirilmiş en sıcak ay olarak tarihe geçmiştir.”
Tarım alanları niçin önemlidir?
Tarım,toplumların en acil ihtiyacı olan gıda teminini sürdürülürlüğünü üstlenen ve yerine ikamesi olmayan tek sektör olması bakımından tüm ülkelerin ekonomilerinde çok büyük öneme sahiptir. Tarım sektörünün yarattığı milli gelir ve istihdam imkanları ve ülkenin dışa olan bağımlılığını azaltması açısından da stratejik bir öneme sahiptir. Bunun yanı sıra tarım sektörü, diğer tüm sektörlerle de yakından ilişkilidir; sanayi sektörüne hammadde sağlamakta, paydaşlarının hayatiyetlerini sürdürmelerini temin etmekte ve pek çok sektör açısından pazar oluşturmaktadır.
Bu bakımdan tarım toprakları son derece önemlidir.Son yılların doğal ve insani küresel olaylarının başında gelen “iklim değişikliği ve küresel ısınma” tarım topraklarının önemini daha da artırmaktadır.
“Yerküre genelinde ele alındığında iklimle ilgili hasarın 1992-2014 yılları arasında dört kat artış kaydedip 100 milyar ABD dolarına ulaştığı belirtilmektedir (BMUB, 2016). Tarım ve gıda sektörü ise bu etkilere en fazla maruz kalan ve risklerin çok yüksek olduğu sektörlerin başında gelmektedir. Yerküre üzerinde az sayıda ülkenin sahip olduğu avantaj olarak nitelendirebileceğimiz iklim şartlarının çeşitliliği ve zengin florası Türkiye’de tarımsal üretim açısından geniş ve farklı ürün desenleri oluşturmuştur.”
Zira küresel bazda ortalama sıcaklıktaki her bir santigrat derece artışın, dünya genelinde ortalama olarak arazi verimliliğini buğdayda %6, mısırda %7,4, pirinçte %3,2 ve soya fasulyesinde %3,1 azaltacağını öngörmektedir.
Bu temel besin maddeleri listesine sebze, meyve, bakliyatı da eklemek gerekir. Çayır, mera, bataklık, deniz, okyanus, göl, akarsu ve ormanların da tahribarını ele aldığımızda et,süt,bal,balık ve diğer suculların azalması ile gıda azalması ile doğrudan karşı karşıya kalacağımız bir gerçektir.
Ülkemiz tarım alanları açısından ise durum en az Brezilya kadar vahimdir.
Brezilya’da yağmur ormanlarının yok olmasında en büyük etken devlet politikları,ormancılık ve diğer sektörler baş rolde yer alırken ülkemizde ise tarım alanlarının daralmasının ana nedenleri içerisinde yine devlet poltikaları ve enerji,maden,ulaşım,turizm,şehircilik gibi sektörlerin neredeyse tüm yatırımları için tarım topraklarını tercih etmeleri yatmaktadır.
Bu nedenlerden dolayı ülkemizde “son 20 yılda (2001 verileri baz alındığında) toplam tarım alanlarındaki azalma oranı %8 olurken, toplam tarım alanları içinde işlenen tarım alanlarında azalma oranı ise %12 olarak gerçekleşmiştir. 2004 yılından günümüze toplam tarım alanları tüm bölgelerde azalmakla birlikte, azalmanın en düşük olduğu bölge İç Anadolu, azalmanın en yüksek olduğu bölge ise %16 ile Akdeniz Bölgesi’dir. İşlenen tarım alanlarındaki azalma Karadeniz Bölgesi’nde %15, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde %12, Doğu Anadolu Bölgesi’nde %10, Marmara Bölgesi’nde %9 ve Ege’de %8 oranındadır. Yine nadas alanları da Akdeniz ve Karadeniz Bölgeleri dışında azalmıştır.” Kaynak: Tarım Orman Bakanlığı Kırsal Kalkınma Sempozyumu
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.