Aydın için büyük bir öneme sahip olan zeytin tarihsel olarak yabani zeytinin nasıl ehlileştirilerek günümüz haline dönüştüğü hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte Zeytin yetiştiriciliği de ilk kez M.Ö. 4000 yıllarında Anadolu'da başlamış, buradan Akdeniz'in diğer ülkelerine yayılmıştır.
Amerika'nın zeytin ile tanışmasını sağlayanlar İspanyollardır. Zeytin, misyonerler tarafından 16. ve 17. Yüzyıllarda önce Meksika'ya götürülerek yetiştirilmiş, zamanla Kaliforniya'ya ve Güney Amerika'ya yayılmıştır. İngilizlerin ise 19.yy'da Avustralya'da zeytin ağacı yetiştirmeye başladıkları kaydedilmiştir.
Ekonomik olarak önemli ve günlük hayatta pek çok kullanım alanı olarak tarihi boyunca insanlar tarafından büyük ilgi gören zeytin, birçok kültürde önemli bir rol oynamış ve elbette Akdeniz ekonomisinin gelişmesinde de çok katkıları olmuştur. Özellikle, zeytin tarımını çoğaltan ve yağ üretim tekniklerini de geliştiren Roma İmparatorluğu'nun güçlenmesinde zeytinyağı ticaretinin etkisi büyüktür. Eski çağlardan günümüze zeytin; beslenme, eczacılık, güzellik gibi pek çok alanda kullanılmış ve kullanılmaya da devam etmektedir.
PEKİ ÜLKEMİZ İÇİN ZEYTİNİN ÖNEMİ NEDİR?
Zeytin, dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de doğasından gelen özellikleri nedeniyle ham olarak tüketilmediği için işlenmekte böylece de farklı sektörlere (zeytinyağı ve sofralık zeytin sektörlerine) hammadde kaynağı oluşturmaktadır. Hatta zeytinyağı üretiminden sonra prina gibi yan ürünler de üretilmekte ve ana sektörler yanında yan sektörlerin de oluşumu söz konusu olmaktadır. Diğer yandan önemle belirtilmesi gereken bir husus ise, zeytin yetiştiriciliğinin ekonomik ve sosyal önemi nedeniyle, başlıca ürün olan zeytinyağı üzerinde diğer bitkisel ve hayvansal yağ sektöründe mevcut olmayan Uluslararası bir müdahale anlaşmasının yapılmış olmasıdır. 1959 yılında bu anlaşma gereği kurulan Uluslararası Zeytinyağı Konseyi'ne 1963 yılında Türkiye de katılmıştır. Halen zeytincilik ile ilgili uluslararası her türlü teknik iş birliği bu çerçevede devam ettirilmektedir.
Türkiye'de zeytincilik, Doğu Anadolu ve İç Anadolu Bölgeleri dışındaki tüm bölgelerde yapılmaktadır. Beş bölge ve 35 ilde yapılan zeytin üretiminin %76'sı Ege, %14'ü Akdeniz, %5,7'si Marmara, %4'ü Güneydoğu, / 0.3'ü Karadeniz Bölgeleri'nde gerçekleştirilmektedir. Ağaç sayısı ve üretim alanı açısından da bölgeler aynı sırayı izlemektedir.
Ürün bazında ise, üretimin %72'sini yağlık olarak değerlendiren Ege Bölgesi ile üretiminin %83'ünü sofralık olarak değerlendiren Marmara Bölgesi ürün bazında Türkiye'nin temsilcileridir denilebilir. (geniş.com.tr adresinden “Zeytinin Öyküsü” bloğundan yararlanılmıştır.)
AYDIN’ DA ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI…
Aydın ekonomisi, büyük oranda tarımsal ürünlerle sağlanmaktadır. Aydın’da yetiştirilen ürünlerin çeşidi 65-70 kadar ürünü barındırır. Aydın’da Eski Çağlardan itibaren üzüm, zeytin, incir ve diğer çeşitli meyveler yetiştirilmektedir. Bugünkü yazımızın temelini oluşturan zeytinin yanı sıra Aydın için önemli yere sahip olan incir, üzüm ve diğer tarımsal ürünlere daha sonra başka yazılarda söz edilecektir.
Aydında yaz; sıcak ve kurak, kış; ılık ve yağışlıdır yani Akdeniz iklimi görülmektedir. Bu sebeple zeytin için çok elverişlidir. Zeytin ağacı, sıcağı sever bu yüzden -12°’nin altındaki sıcaklıklarda kurur. Zeytin ağaçları, farklı hava koşullarına özellikle kurak koşullarda yüksek solunum yeteneğine ve az su kaybetme özelliğine sahiptir. Yağlık zeytin dağlık ve tepelik bölgelerde, sofralık zeytin ise düzlük alanlarda yetişir.
ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞINDA EKONOMİK DURUM
2024/2025 Sezonu Zeytin ve Zeytinyağı Sektör toplantısının açılış konuşmasını yapan Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, ülkemizin en önemli tarımsal faaliyetlerinden biri olan zeytin ve zeytinyağı üretiminin ilimiz ekonomisinde sağlamış olduğu katma değerden bahsederek, İnternational Olive Council verilerine göre ülkemizin dünya zeytinyağı üretiminde 3.sırada yer aldığının üstünde durdu.
Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur,” Türkiye’ de sofralığa ayrılan zeytin ağacı varlığının %9’u ilimizde yer almakta olup ülkemizde sofralık zeytin üretiminin %10’u ilimizden karşılanmaktadır. 2023 yılında ülkemizde 490 bin ton sofralık zeytin üretimi gerçekleşmiştir. Bu üretimin yaklaşık 50 bin 103 tonu ilimize aittir. Yine Türkiye’de yağlığa ayrılan zeytin ağacı varlığının %15’i ilimizde yer almakta olup Türkiye yağlık zeytin üretiminin %12’si ilimize aittir” ifadelerini kullandı.
Bir diğer önemli açıklamalarda bulunan kişi, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Davut Er, sektör toplantısında ihracat rakamlarından bahsetti. Er, 30 Eylül 2024 tarihi itibariyle yeşil zeytin ‘de 17 bin ton karşılığında 47 milyon dolar gelir oluştuğunu ve en fazla ihracat yapılan ülkelerin sırasıyla Almanya, Irak ve ABD olduğunun üstünde durdu. Siyah zeytin ihracatında ise 60 bin ton karşılığında 162 milyon dolar elde edildiğini ve bu kategorideki en büyük pazarların ise Almanya, Irak ve Romanya olarak gerçekleştiğini söyledi.
Er, “2023-2024 sezonunda toplam sofralık zeytin ihracatı 78 bin ton olarak gerçekleşmiş, karşılığında 210 milyon dolar döviz geliri elde edilmiştir” dedi. 2023/2024 sezonu zeytinyağı ihracatında ise sezonunun son bir ayı kaldığını belirten Er, beklentilerinin 70 bin ton civarında olduğunu belirtti. Şu andaki sayısal değerlere bakıldığında ise 470-480 milyon dolar civarında ihracat geliri elde etmiş olduklarını söyledi. (Aydın Ticaret Odası internet adresi’ den yararlanılmıştır.)
Aydın ili için 2023-2024 sezonunda Tariş Zeytinyağı fiyatları 295 TL olarak açıklanmıştı. Ancak, 2024-2025 sezonunda fiyatlarda belirgin bir düşüş görüldü. 0,5 dizeme kadar olan yemeklik zeytinyağı için 205 TL, 0,8 dizeme kadar olan için 195 TL, 1 asit oranına sahip olan için 185 TL, 1,5 asit oranındaki için 180 TL ve 2 asit oranındaki yemeklik zeytinyağı için ise 175 TL fiyatlandırma yapıldı. Bu fiyat değişiklikleri, sektörün dinamiklerini ve maliyet yönetimini yeniden değerlendirme ihtiyacını gözler önüne seriyor.
DEĞERLENDİRME...!
İlimizin en önemli ekonomik değerlerinden olan zeytin için biraz araştırma yaptık. Zeytinin tarihine baktık, yıllar içinde zeytinin yapımı, yapısı değişmiş olsa da hayatımızdaki yeri ve önemi azalmadan günümüze gelmiştir. Zeytinin en çok konuşulan ve kullanılan tarafı olan zeytinyağı için ise söylenecek çok şey var. İlimizin zeytin üreticileri ile yaptığımız değerlendirmeler, okuduğumuz haberler ve artan maliyetler de bize gösteriyor ki çiftçiliğin azaldığı son yıllarda konuşmamız gereken en önemli şeylerdendir. Ekonomik alanımızı kaybediyor muyuz diye sormadan geçemeyeceğiz… Bir zeytin üreticisinin katlandığı maliyetleri düşündüğümüzde yakıt giderleri, gübre, ilaç, budama işlemleri ve toplama zamanı oluşan maliyetler büyük bir yüktür. Zeytin hasadından yağın işlenmesine, depolanmasından nakliyesine kadar her adım, yükselen maliyetlerin izlerini taşıyor.
Tarım girdilerinin fiyatlarındaki artış da cabası. Gübre, mazot, sulama sistemleri gibi temel ihtiyaçların maliyetleri üreticinin belini büküyor. Üstelik, küresel ölçekte yaşanan iklim krizi, zeytin ağaçlarının verimini düşürerek arz-talep dengesini bozuyor. Kuraklık ve ani hava değişimleri hem kaliteyi hem de miktarı olumsuz etkiliyor. Bu durum, sofralarımıza gelen zeytin ve zeytinyağının fiyatlarını doğrudan yukarı çekiyor.
Tüketiciler için bu artış, bütçede hissedilir bir yük oluştururken, üreticiler için durum daha karmaşık. Artan maliyetlere rağmen ürünlerini satabilmek için rekabetçi fiyatlar belirlemek zorunda kalan üreticiler, çoğu zaman zararına satış yapmak durumunda kalıyor. Bu sürdürülemez döngü, zeytin ve zeytinyağı sektörünün geleceğini tehdit ediyor.
Peki, çözüm ne olabilir? Öncelikle, yerel ve ulusal düzeyde üreticilere yönelik destek programlarının artırılması şart. Enerji maliyetlerini düşürmek için yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını teşvik etmek, modern sulama sistemleriyle su tasarrufu sağlamak ve iklim dostu tarım yöntemlerini yaygınlaştırmak gibi önlemler alınmalı. Ayrıca, tüketici farkındalığını artırarak yerel ürünlerin tercih edilmesini sağlamak hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruyacak bir çözüm yolu sunabilir.
Zeytin ve zeytinyağı, yalnızca birer gıda maddesi değil, tarihimizin ve kültürümüzün birer yansımasıdır. Bu değerli ürünleri korumak, sürdürülebilir bir gelecek için hepimizin ortak sorumluluğudur. Artan maliyetlere rağmen soframızda zeytin ve zeytinyağının yerini koruyabilmek için birlikte hareket etmek şart.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.