7 Haziran milletvekili seçimleri sonrasında ortaya çıkan siyasi aritmetik koalisyon kurulması konusunda ortaya sadece çözümsüzlük çıkardı.
Devlet Bahçeli’nin Halkların Demokratik Partisi’nin katılacağı, müdahil olacağı ve destekleyeceği her oluşuma-ülke güvenli açısından haklı olarak-“hayır “ demesi, Adalet ve Kalkınma Partisi’siz bir koalisyon imkânının olmadığını ortaya koydu. Bu nedenden dolayı Milliyetçi Hareket Partisi kendini savunamaz duruma düşerken, medyanın katkısı ile suçlu sandalyesine oturtulup sürekli oy kaybetmesi sağlandı.
Bu dönemde yapılan sosyal araştırmalar sonucunda seçmenler,, ülkenin öncelikli sorunları sıralamasında terörü ilk olarak belirlerken ikinci sorun olarak hükümetsizlik (siyasi istikrarsızlık),ekonomi, işsizlik olarak belirlediler.
Seçmen, tek başına bir iktidar talep ederken ilk kaygısı terördü. Bunun yanında hemen hemen her yüz seçmenden 80-90 kadarının çeşitli şekillerde borçlu olması, ekonomik istikrarın sağlanmasının arzu edilmesi genel bir istek durumundaydı.
Terör ve ekonominin ilacı olarak istikrar ve tek parti iktidarını gören geniş halk kesimleri içinde, 7 Haziran milletvekili seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi dışındaki partilere oy veren seçmenler yapılacak ilk erken seçimde kararlarını gözden geçirme ihtiyacı duydular.
7 Haziran milletvekili seçimlerinde sadece icraatlarını anlatarak seçmeni kazanma yoluna giden Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüleri de ekonomik vaatlerde bulunmaya başladılar. Terör konusunda ise “sonuna kadar devam” dışında söz söylemelerine zaten gerek yoktu. TSK’nın operasyonları anında gazete ve televizyonlardan duyurulmakta idi.
Bu şartlar altında alınan seçim kararı gereğince 1 Kasım 2015 tarihinde erken bir milletvekili seçimine gidilecekti.
1 Kasım 2015 Milletvekili seçimlerine Halkların Demokratik Partisi birkaç küçük değişiklikle giderken Cumhuriyet Halk Partisi 7 Haziran seçimlerinden önce yaptığı ön seçime saygılı olarak bir –iki istisna dışında aday listelerinde değişiklikler yapmadı.
Seçimin kaderine ise listelerinde yaptıkları isim değişiklikleri ile iki parti karar verdi.
Adalet ve Kalkınma Partisi oy kaybına uğradığı illeri mercek altına alıp, oy kaybının nedenlerini araştırıp, aday tespitinde yaşanan kusurlardan kaynaklanan tasarruflarını giderme yolunu seçti. Parti iç tüzüğünde yer alan “üç dönem art arda seçilme engelini” de erken seçim kararı ile aşma marifetini gösterdi. Partinin uzun zamandır yükünü çeken yönetici ve bakanlarını tekrar listeye alarak hatalarını düzeltme yoluna gitti. Arda yaptığı genel kurul ile yeni göreve getirdiği mensupları ile yeni bir heyecan ve hırsla seçime akılcı politikalarla asılmaya başladı. Aynen Mehmet Erdem’in Aydın’da ilk sıraya getirilmesi gibi…
Milliyetçi Hareket Partisi ise başarısız olunan illerde, anket ve bilimsel çalışmalarla aday belirleme yerine –yine partililerin ifadelerine göre-dedi kodu, şikâyet üzerinden hareketle pek çok ilin listelerinde değişikliklere gitti. Partinin sembol ve sevilen adları partiden ihraç edilirken teşkilatların tepkileri ve ihraçlar konusunda halkın düşünceleri dikkate alınmadı. Aynen Sinan Ogan ve Meral Akşener örneğinde olduğu gibi…
Aynen Ali Uzunırmak örneğinde olduğu gibi…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.