Masallara karışmış bir masalcı. Ne doğduğu yıl belli ne öldüğü yıl. Masalcı dedikse hafife alınmasın. Bize ta yüzyıllar öncesinden haber getirdi.En çok da Oğuz Türklerini anlattı. Neye inanırlar, nasıl yaşarlar, neleri sever nelerden kaçarlar...Geçmişin karanlıklarında kaybolmasınlar diye hepsini söze döktü.
Önceleri dilden dile dolaştı bu hikayeler. Çünkü o zamanlar sayfa sayfa kitap yazmak yerine dilden dile anlatmak vardı. Dede Korkut da muhtemelen bu anlatıcılardan biriydi.Ama masalların içinden bazen bir kutsal kişi olarak bazen de bir bilgin olarak çıkıverdi karşımıza.
Dili ve anlatımı o kadar sadedir ki üstünden asırlar geçmesine rağmen onları hala kolayca anlayabiliyoruz. Bugüne kadar hayatta kalabilmiş on iki hikaye bizi yüzyıllar öncesine götürüyor, ceplerimize öğütler doldurup geri getiriyor.
BİR DEDE KORKUT KLASİĞİ '' DELİ DUMRUL''
Öykünün özeti şöyle:
Bir zamanlar Deli Dumrul adında yaman bir er varmış. Kaba gücüne güvenen bir zorba. Kuru bir dere yatağının üstüne bir köprü yaptırmış. Geçenden otuz, geçmeyenden kırk akçe alırmış.
Köprüsünün yanına bir oba yerleşmiş.Zaman sular seller gibi akıp giderken bir gün obadan feryatlar yükselmiş. Deli Dumrul gidip bunun sebebini sormuş. ''Obamızda bir yiğit öldü demişler'' bir suçlu aramış ''Azrail'' demişler.
Deli Dumrul azraile kızıp dövüşmek üzere meydan okumuş. Bunun gerçekleşmesi için yaradana yalvarıp yakarmış. adı üstünde Deli Dumrul. Yakarışı kabul edilen Deli Dumrul bir tören düzenlemiş. Azrail insan suretinde gelmiş törene. Kavgaya tutuşmuşlar. Can alıcı melekle baş etmek ne mümkün! Deli Dumrul alta düşmüş. Can bu tatlıdır. Kendisini bağıslaması için meleğe yalvarmış. Azrail: ''Senin yerine can verecek birini bul kendini kurtar.'' demiş. Deli Dumrul önce annesine ve babasına gitmiş ama onlar can vermek istememişler. Sonra karısına gitmiş. Karısı, onsuz bir hayatın hiçbir önemi olmadığını söylemiş ve canını vermeye razı olmuş. Bundan sonra Deli Dumrul ellerini açıp çok içten bir şekilde Tanrıya yalvarmış: ''Ya ikimizin canını da al ya da ikimizi de bağışla.'' diye. Bunun üzerine Tanrı canlarını bağışlamış, her birine yüz kırk yıl ömür vermiş.Emir beklemekte olan azraile ise '' Annesinin ve babasının canını al.'' emrini almış. Deli Dumrul ve karısı mutlu şekilde yüz kırk yıl yaşamışlar.
Ne demiş Dede Korkut:
Ecel vakti gelmeyince can çıkmaz
Yığılı malın mülkün olsa da nasibinden fazlasını yiyemezsin.
Kara eşek, başına gem vursan katır olmaz; hizmetçiye elbise giydirsen hanım olmaz.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.