Bağcılık sektörü uğraşı,girdi çeşitliliği,girdi tutarı,afete maruz kalma,hastalıklara duyarlılık,çok fazla el ve makine işçiliği açısından ülkemizdeki tarım dalları arasında neredeyse ilk sıradadır denilebilir.
Özellikle bağ hastalıkları ile mücadele hem zor hem tecrübe ve bilgi gerektiren bir alandır.
“Bağlarda özellikle bakteriyel hastalıklar, virüs hastalıkları ve floksera zararlısına karşı ilaçlı mücadelede mümkün olmamaktadır. Bu nedenle virüs ve bakteriyel hastalıklara karşı en etkin yöntem temiz ve sağlıklı fidan kullanımıdır. Floksera ve nematodlar için ise dayanıklı anaçları ile bağların tesis edilmesi şarttır. Aşılı asma fidan üretiminde en büyük sorun yetersizliktir. Aşılı fidan talebi yılda 8-10 milyon adettir ancak üretim bu talebi karşılayamamaktadır. Özellikle son yıllarda uygulanan fidan desteği talebin daha da artmasına yol açmıştır.”
Türkiye’de bağcılığın en büyük sorunu pazarlamadır.
Üretici örgütlenmesinin zayıf olması “tokatçı tüccar” lara fırsat yaratmaktadır.
“Türkiye bağcılığının geliştirilmesi her şeyden önce elde edilen ürünün taze yâda işlenmiş olarak iç ve dış pazarlarda değerlendirilmesine bağlıdır. Bu nedenle üretim hedefleri iç ve dış pazarlarda rekabet edecek şekilde belirlenmelidir.”
“Sofralık üzüm pazarlaması çok sayıda alıcı ve satıcının olduğu ve ürünün tüketiciye ulaşıncaya kadar çok sayıda el değiştirdiği bir pazarlama yapısı bulunmaktadır. Diğer yaş sebze ve meyvelerde olduğu gibi sofralık üzüm pazarlaması da 552 sayılı Hal Kanununa göre yapılmaktadır.”
“Sıkmalık üzümler TEKEL’in Alkol ve Alkollü içecekler bölümü özelleşmesinden sonra tamamen serbest piyasaya kalmıştır.”
Üzüm piyasa fiyatlarının belirleyicisi tüccar ve alkol fabrikaları olmaktadır.
Girdi fiyatlarını makine ekipman, gübre ve zirai ilaç firmaları tespit etmektedir ki bunların içerisinde neredeyse % 90-95’i uluslar arası firmalardır. Bağcının girdi maliyeti de bunların insafına terkedilmiş durumdadır.
Ülkemiz gerek bağ alanı gerekse üzüm üretiminde dünya düzeyinde önemli bir yer almasına karşın dünya sofralık üzüm ticaretinde söz sahibi olamamaktadır.
Ancak özellikle kuru üzüm dünya ticaret hacminden yüzde 50’ye yakın bir pay almakta ve ihracatından son yıllarda ortalama 425 milyon dolar civarında gelir sağlanmaktadır.
Ülkemiz dünyada en büyük çekirdeksiz kuru üzüm üreticisi ve ihracatçısı konumundadır. Dünyadaki çekirdeksiz kuru üzüm ihracatının yüzde 40-45’ini gerçekleştiren ülkemiz, dünya çekirdeksiz kuru üzüm fiyatlarının oluşmasında önemli etkiye sahiptir.
Fiyat oluşumunda arz ve talep miktarları ile uygulanan alım ve fiyat politikası büyük ölçüde belirleyici olmaktadır. TARİŞ alım fiyatları halen piyasa belirleyicisidir. Yıllara göre değişmekle birlikte arz fazlası oluşan yıllarda piyasa fiyatları TARİŞ alım fiyatlarının oldukça altına düşmektedir.(*)
(*):Kaynak TZOB İktisadi ve Zirai Rapor 2019
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.