Türkiye’de çok boyutlu toplumsal değişim ve dönüşüme bağlı olarak tarımsal üretimin sorunları da her dönem değişmekte ancak bu değişiklikler çoğu zaman tarıma verilen hizmet ve desteklerde aksamalara, yol açmaktadır.. Ancak günümüz sorunlarını ana başlıklar halinde şu şekilde sıralamak mümkündür:
TÜİK ve şimdiki adıyla Tarım Orman Bakanlığı dâhil, ilgili kamu kurumlarınca üretilen “tarımsal/kırsal veriler” birbirleriyle uyumlu ve sağlıklı değildir. Dolayısıyla ileriye yönelik yapılacak projeksiyonlar ve planlamalar da sağlıklı sonuçlar doğurmamaktadır.
• Ülke düzeyinde mekânsal “arazi kullanım planlaması” olmaması nedeniyle tarım arazileri sahipsiz olup, yeterince korunamamaktadır.
• Tarım arazilerinde, “büyük ovalar” dâhil, “tarımsal üretim planlaması” yokluğu, üretim miktarı ve verimlilikte dalgalanmalara yol açmaktadır. Verimlilik ve ürün kaybı sorunları ciddi boyutlardadır.
• Ülkemizde bugün tarımsal işletmelerin temel öğesi olan toprakların hem mülkiyet dağılımı açısından, hem de yetersiz işletme genişliği ve parçalılık yönünden sorunları vardır. Tarım arazileri küçük, çok parçalı ve dağınık olup, arazi toplulaştırması ve tarla içi geliştirme hizmetleri yeterince uygulanamamaktadır. Sulanabilir arazilere yönelik sulama yatırımları da istenen düzeyde değildir.
• Mazot, tohum, gübre, yem, ilaç vb tarımsal girdilerde dışarıya bağımlı olup, üretim için zorunlu girdilerin üreticiye maliyetleri çok yüksektir.
• Tarımsal kamu yönetim yapısı sürekli değişmekte, “reorganizsayon”lar ile kurumsal hafıza yok edilmekte, kurumsallaşma sağlanamadığı gibi sürekli değişen liyakatsiz yöneticilerle etkili kamu hizmeti verilememektedir. 7. Tarımsal üretici örgütlenmesi dağınık ve etkisiz olup, farklı yasalarla birbirine rakip çok sayıda ve farklı statüde işlevsiz örgüt yaratılmakta, devlet güdümlü kooperatifçilikte vesayet ilişkisi sürerken, demokratik kooperatifçiliğe halen ideolojik yaklaşılmaktadır.
• Örgütsüz üreticinin karşısında monopol/ oligopol yapıda “sözleşmeli üretim” modeli ile ürünü tarladan/bahçeden ucuza alan sanayici/market zincirlerinin varlığı, üretici kadar, ucuz ve sağlıklı gıdaya erişmeye çalışan tüketiciyi de olumsuz etkilemektedir.
• Piyasaları düzenleyecek makro ve mikro tarım politikalarının yokluğu, spekülasyon ve manipülasyonu yaygınlaştırmaktadır. Piyasaları düzenleyecek kamu kurumlarının özelleştirilerek kapatılması sonrası halen varlığını sürdüren TMO, ESK, TİGEM gibi kamu kurumları bütçe kaynakları ve yönetim kusurları nedeniyle işlevsiz ve etkisizdir.
• Tarım Kanunu gereği verilmesi gerekenden az olsa da verilen destek ve hibelerin etki analizi yapılmamakta, destek üretime değil arazi sahibine yaramaktadır.
• İhracatta alternatif pazarlar bulma ve katma değerli ürünleri pazarlama sorunları sürmektedir.
• İthalat üreticiyi terbiye aracı olarak kullanılmakta, üretemez duruma düşen çiftçi arazilerini ekmemekte ve üretimden uzaklaşmaktadır.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.