Kamu kurumları ekonomik gösterge rakamlarını ortaya koymak amacı ile belirli zaman aralıklarında açıklamalar yaparlar.,
Bu açıklamalar içerisnde dikkat çeken bir başlık da “tarım dışı istihdam” deyimidir.Kısacası tarım dışında kalan sekötrlerin istihdam ettikleri insan sayısını belirten bir miktar.
Ancak bu verilerin ne derece doğru olduğu tartışma konusudur.
Çünkü tarımda istihdamı belirleyen sağlıklı bir veritabanıbulunmamaktadır.
Kaç çiftçi, ne kadar dekar arazide, hangi ürünü, ne kadar miktarda ürettiği bilinmemektedir.
TÜİK verilerine göre Ege Bölgesinde üretilen kuru üzüm miktarı 203 bin ton, başka bir kamu kurumuna göre 232 bin tondur. Bu alanda istihdam edilen işçi sayısı da bilinmemektedir.Bunun yanında başta pamuk sektörü olmak üzere pek çok çalışan pozisyonu itibari ile istihdamın içine alınmadığı gibi önemli bir rakam ise farklı sektörlerde dolaylı ilişkisinden dolayı bu sektörde çalışmakta olarak ifade edilmektedir.
Bunların gerçekten hangisi doğruolduğu bilinmemektedir.
Diğer bir sorun ise istihdam rakamlarını belirleyen bürokrasi tarım dışı sektörlerin görünmeyen baskıları ile toplam istihdam içerisindeki payını düşürmek istemektedir.
Burada da ayrı bir sorun ortaya çıkmaktadır. TÜİK rakamlarına göre 2004 yılı sonlarında 6.8 milyon olan tarım nüfusu 2008 sonunda 5.1 milyona düşmüş olarak görünüyor. Tarımda çalışan 1.7 milyon kişiyi bu dönemde hangi sektörde iş bulduğunu tespit etmek mümkün değildir.
Mevsimlik işçilerin nereden ne zaman ayrıldığı,ne kadarının hangi yerleşim biriminde yer aldığı ,ne kadar çalıştığı,ne ücret aldığı hakkında sağlıklı rakamlar elde etmek imkansızdır.
Bu tespitlerin yapılmaması tarım dışı sektörlere,olmayan istihdamla itibar kazandırmaya yöneliktir.
Rakamsal olarak ve bilinçli olarak yapılan saptırmalarla tarım dışı sektörlerin kamu kaynaklarından haksız olarak beslenmesini sağlamayı amaçlamaktadır.
Bunun için de tarımdan ayrılan nüfus için verilen rakamlar da doğruları ifade etmemektedir.Tarımdan ayrılan nüfusun fazla gösretilmesi suretiyle Türk çiftçisinin rakamlar bazında zenginleştiği ilan edilmek istenmektedir.
Bazı ekonomik göstergeler de bu amaçla düzenlenmektedir. Tarımda kişi başına düşen gelir tarımsal büyüme ile değil tarımsal nüfusu azalması nedeniyle artmaktadır.
Tarımın en büyük sorunu pazarlamadır.Tüccar ve aracı merhametineterkedilmiş bir pazarlama sisteminden gelişmiş ülkelerde olduğu gibi büyük çoğunluğunun kooperatiflerce pazarlanması sağlayacak bir sistemi kuramıyoruz.
Yukarıda belirtilen bazı yapısal sorunların çözümlenmesi durumunda tarım sektörü ülke ekonomisine başta istihdam olmak üzere bugünkünden çok daha fazla katkı yapacaktır. Aynı şekilde içinde bulunduğumuz ve benzeri krizlerin sektöre etkisi de çok daha az seviyede kalabilecektir.
İçinde yaşadığımız ekonomik krizi fırsata dönüştürüp sözkonusu yapısal sorunları halletme fırsatı yaratabiliriz.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.