Jeotermal imtiyaz sahibi şirketler Sayın Kale’nin dileği doğrultusunda tarım, turizm, şehir ısıtması gibi enerji üretimi dışında kalan alanlara yatırım yapmaktan kaçınmaktadırlar. Çünkü bu alanların karı enerji üretimine göre çok düşüktür.
Elimizdeki son rakamlara göre 85 belediyenin oluşturduğu “Jeotermal Belediyeler Birliği” bu zenginlikten yararlanmak için çalışmalar yapmaktalar. Ancak adı geçen belediyelerin pek çoğu doğal çıkışlı sıcak sulardan yararlanırken, açtıkları sondaj kuyularında ve üretim esnasında büyük oranda çevreye saygılarını göstermekteler. Zaten doğal çıkışlı sıcak suların çevre zararları Aydın’daki jeotermal alanların zararları karşısında devede kulak bile kalmamaktadır.
5686 sayılı yasanın içeriğini bilmeyen pek çok belediye Sayın Kale’nin buyurduğu gibi jeotermal enerjiden her alanda yararlanmak istemektedir. Belediyeler jeotermal enerjiden yararlanamadıkları gibi jeotermalin kirliliğine en çok maruz kalan kurumlar durumundadırlar.
Bugün Pamukören’in ana caddelerinden jeotermal buharlar tütmekte. Hıdırbeyli kasabasının tam ortasından-yasal olarak yasak olmasına rağmen-deşarj borusu yatırılmış durumda.
Pek çok belediye başkanımız ses, tarım toprağı, yer altı ve yer üstü sularının kirlenmesi ve özellikle insan sağlığı konusunda duyarsız kalmaktalar.
Sayın Kale ifade etmekte zorlandığımız en önemli konu Aydın ilinin Kızıldere’den Ortaklar’a kadar uzanan kuzey şeridinde en büyük potansiyel ve mevcut tehlike jeotermal enerjinin çevreye ve insana verdiği zarardır. Bu konuda yapılan bilimsel çalışmalara bir daha göz atmanızı salık veririz.
Bu konuda bütün kesimlerin davet edildiği pek çok toplantı yapıldı. Sadece kimler katılmadı biliyor musunuz? Jeotermal İmtiyaz sahibi şirketler ve belediye başkanları. Sadece Germencik’te verdiğimiz konferansa katılan Sayın Özlem Çerçioğlu ve Sayın Ümmet Akın’ı istisna tutuyorum.
Sayın Kale boşuna heveslenmeyin
Sayın Kale siz petrol mühendisisiniz. Jeotermal konusunda pek çok kişiden daha bilgili olmalısınız. Ancak “jeotermal kanser yapıyor lafı çok havada bir ifadedir” şeklinde bir cümle sarf etmişsiniz.
Bölgemizdeki jeotermal akışkanlarda arsenik miktarı ortalama olarak litrede 0,75 mg’dır.
Bölgemizdeki jeotermal akışkanlarda radon miktarı ortalama 200-275 Pc i’dir.
Lütfen bu miktarların neye karşılık geldiğini araştırın; sonra jeotermal kanser yapmaz fikrini savunun.
Ben bilimsel tüm kanıtları ortaya koymaya hazırım.Varsa kanıtınız siz de aksini ortaya koyun.Yoksa bu konuda havada kalan,değersiz ve bilimsellikten uzak fikirleri ileri sürmeyin.
Jeotermal sistemler bugün Aydın’ın pek çok sahasında bu haliyle işletilmeye devam ettiği müddetçe pek çok ama akla gelmeyecek kadar yüksek sayıda pek çok kişi bal gibi kansere yakalanacaktır
Size iki soru sorup yazıma son vereceğim:
1-jeotermal akışkanların bileşiğinde hidroarsenat (arsenik ) ve radon gazı olmadığını ileri sürebilecek bir jeolog, hidrolog (subilimci) ve maden mühendisi var mıdır?
2-Radon ve arseniğin insanda kansere yol açmadığını iddia edecek bir tıp insanı veya onkolog mevcutsa lütfen söyleyin biz de aydınlanalım.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.